26 Eylül 2007 Çarşamba

tespit_seçme paradoksu: neden çok, azdır?

Benden önce kamuya açık ortamlarda ve internette barry schwartz sağolsun tespit etmişti zaten bunu ama çok yerinde bulduğum için buraya aktarmak istedim. süpermarkette seçilecek 100 çeşit reçel olması bizim bize en uygun reçeli almamızı ve de bu seçimimizden daha sonra mutlu olmamızı sağlamıyor. Eskiden ilişkilerle ilgili bile seçilebilecek tek bir yol varken (en kısa sürede iş sahibi ol, evlen, en kısa sürede çocuk sahibi ol) şimdi onda bile milyon tane seçenek var.. bu kadar çok seçenek varken es kaza birini seçtiysek aklımız hep öbüründe kalıyor. (domates reçeli yerine karpuz reçelini seçseydim daha mutlu bir insan olacak mıydım?) ben daha kısıtlı olanaklarla insanların daha mutlu olabileceğini tespit ettim...

3 yorum:

ışık dedi ki...

"cehalet = mutluluk"

sebnem dedi ki...

en azından paramız ve tüm o aldıklarımızı koyabileceğimiz mekanımız elverdiği sürece, hem domates hem karpuz reçeli hatta üstüne incir, ayva, patlıcan reçelleri alabiliriz. Sevdiğimiz bir kıyafetten "ya birşey olursa" diye 10 tane de satın alabiliriz. Bu örnekler daha çoğaltılabilir.
Oysaki sevgili seçimi öyle mi. Çok can sıkıcı. Aklımda kalacağına alayım hepsi dursun diyorum, olmuyor. Seçtiğim kişiye alternatif -dünya hali belli mi olur- yedek alayım bulunsun desem, o da olmuyor.. Yalnızca çok fazla düşünmemek gerekiyor sanırım. Markete gidip de kararsız kalınca yazı tura atmak gibi.. Kaderci olmak hep işe yarıyor.

cako dedi ki...

çok seçenek, özgürlük değil tutsaklıktır...seçme özgürlüğü adı konmamış seçememe tutsaklığıdır uzunca...