30 Eylül 2007 Pazar

tembih_facebook compare people

kim compare ediyo bizleri hic bilmiyorum' mesela ben 'most punctual'cikmisim bi de 'can drink more' saka gibi...tembih'ciddiye almayin' tembih iki g is the most hottest bunu ciddiye alin:) tembih uc altta skip var bilmiyosaniz mesela benim icip icemedigimi skip diyebilirsiniz...

tespit-karsida oturma psikolojisi

daha cok yeni tasinsamda 'taaa karsiya kim gececek simdi' soylenmelerim basladi, ama tam olarak alisamadigimi da su sekilde anladim ki gecende bir arkadasim(feneryolunda oturuyor) karsiya gecerken solda dedi, ben avrupadan anadoluya gecerkenki solu dusunuyordum oysa o anadoludan avrupaya yonunu anlatiyormus...yani ozetle (bana gore)ben karsida oturuyorum, bu taraf karsi...tam da bu noktada simdi film ekiminin programina bakiyordum ki, hersey o tarafta canim bu ne boyle. bienal orda festival orda film ekimi orda babylon orda arena orda park orman orda...basta gaza geldim bu boyle olmaz ben bu tarafi degisitiricem burda da biseyler olucak tribine girmistim ki...Sonra bu yakada oturan herkesin bunu bilincli olarak tercih etmedigini, burdaki sukuneti bozmanin hic de geregi olmadigini farkettim...Ayrica bisey daha Okmeydani igdasta dogalgazimi actirmak icin yaklasik 6 saat bekledigimi hatirlarim oysa selimiye igdas 6 dakikami aldi...Yaslandikca bu tarafi daha cok sevicem ama itiraf etmeliyimki Tesvikiye seni seviyorum.;)

29 Eylül 2007 Cumartesi

tespit_gsm operatör servisleri

turkcell, avea gibi gsm operatörlerinin dakika başı attığı servis bilgilerini içeren mesajlardan hepimiz bıktık ama avea'dan telefonuma gelen son servis bilgisi bu işi nasıl abarttıklarını bir kere daha tespit etmeme neden oldu. 'acilçıkış' adı altında gelen mesaj şöyle: "Bulunduğunuz ortamdan kurtulmak istediğinizde 9898 acilççıkış servsini arayın, sizi geri arayıp kurtaralım. ustelik ekim sonuna kadar ücretsiz!" nası yani!?

tespit_ozgurlukler...

cok ama cok ozgur oldugumu tespit ettim, hemde kendi ozgurluklerimi kisitlayabilecek kadar ozgur...evet fuzzy...

27 Eylül 2007 Perşembe

cAps loCk

şu sıralarda capslock tuşu düzgün çalışmayan arkadaşımın halini düşünürken şunu tespit ettim: neden wicrosoft wordde herhangi birşeyi seçip büyük harf, küçük harf ayarı yapamıyoruz? başlığı yanlışlıkla küçük harfle yazdığımda neden silip baştan CAPSLOCKu açıp tekrar yazmak durumundayım. neden italic bold gibi seçenekler varken bu yok. eğer varsa bir yolu da ben bilmiyorsam söyleyin çünkü bunun olmaması için çok mantıklı bir neden olmalı.

26 Eylül 2007 Çarşamba

tespit_telefon

Artık sadece telefon özelliği olan bir telefon bulmanın zorlaştığını- hatta yer yer imkansız olduğunu, ve her 6 ayda bir herşeyimizi attırıp önümüze yenilerini dayayan teknolojik gelişmelere paralel olarak basit bir telefon almak için artık çok geç olduğunu tespit ettim.

tespit_seçme paradoksu: neden çok, azdır?

Benden önce kamuya açık ortamlarda ve internette barry schwartz sağolsun tespit etmişti zaten bunu ama çok yerinde bulduğum için buraya aktarmak istedim. süpermarkette seçilecek 100 çeşit reçel olması bizim bize en uygun reçeli almamızı ve de bu seçimimizden daha sonra mutlu olmamızı sağlamıyor. Eskiden ilişkilerle ilgili bile seçilebilecek tek bir yol varken (en kısa sürede iş sahibi ol, evlen, en kısa sürede çocuk sahibi ol) şimdi onda bile milyon tane seçenek var.. bu kadar çok seçenek varken es kaza birini seçtiysek aklımız hep öbüründe kalıyor. (domates reçeli yerine karpuz reçelini seçseydim daha mutlu bir insan olacak mıydım?) ben daha kısıtlı olanaklarla insanların daha mutlu olabileceğini tespit ettim...

tespit_sigara

bir de patti smith konseri ya da başka herhangi ilginç bir etkinliğe sırf ağır bir sigara dumanı bulutunun altında kalmamak için gitmekten vazgeçebileceğimi tespit ettim. yürüyen bir izmarit gibi kokmamak ve ertesi sabah üstümden kamyon geçmiş gibi uyanmamak için tercihlerimin -artık- değişebildiğini.

tespit-[a]politika

yıllardır politika üzerine düşünmeyen, güncel siyaset sanki bizi hiç ilgilendirmeyecekmiş gibi uzak duran bir kuşağı gördükten sonra akranlarımız ve daha gençlerin farklı bir şekilde kollarını sıvayıp birşeyler yapmaya başladıklarını tespit ettim. Baskın Oran'ın seçim ofisindeki genç kadro gibi birçokları ilk seçimlerinden sonra bizi ilgilendiren pek çok konu üzerine abesle iştigal'deki deyimiyle "daha çok ders çalışacaklar"... ve galiba bizim dönemimizin "politika, amanın bizden uzak dursun" tavrı nihayet değişecek, çok yavaş yavaş da olsa. mesela biraz daha fazla bilmek tartışmak ortak zemin ve dil geliştirmek üzerine yeni haberdar olduğum bir site.. ve gelişmelere bakılırsa bu konular üzerine daha çok kafa yormamız, okumamız, mesai ayırmamız gerekeceğini tespit ettim; anlamak ve çözüm üretebilmek için. (avs'in eski tespitinin geçerliğini yavaş yavaş da olsa yitireceğini umuyorum/düşünüyorum...)

25 Eylül 2007 Salı

tespit zamansız

hayatımdaki izleri hep sevdim, onlara hep çok şefkatli davrandım.

bir oda toplama esnasında karşılaşmayı hiç beklemediğim minnacık bir iki şey, başkalarının çizdikleri, ödevlerinin bulunduğu ve benim cd kutumda ne işini olduğunu bilmediğim bir iki cd, bi anda hiç beklemezken seni alıp pıt diye o güne, o eve, o sokağa, o saate, o kokuya götürebiliyo, sense dudakının ucundan pıt diye gülümseyiveriyosun, yılları algılamaksa güç gelio bi karış havalanıveriyosun.

24 Eylül 2007 Pazartesi

tespit_tramvatik çocuk şarkıları...

High Fidelity nin başında john Cusack ( Rob Gordon)hemen hemen şuna benzer bişey söyler, aileler çocuklarına bazı filmleri izletmezler peki ya şarkılar? der evet çok haklı, bu yaşımda hala beni depresyondan depresyona sürükleyen birçok şarkı varken birde çocukken yanlışlıkla dinlenmiş şarkıların insan psikolojisine verdiği hasarları hüzünleri ya da mutlulukları tahmin bile edemiyorum.Mesela benim için şu şarkı önemli,"telli telli telli ,şu telli turna" biz büyüdük ve kirlendi dünya diyodu şarkının bi yerinde büyümekten korkar olmuştum şarkı üstüme bi sorumluluk yükledi bi anda, sonra
şey vardı küçükken susam sokağı "sev dünyayı açılır her kapı işte susam sokağı" yalanmış..aptal gibi büyüdüm, birde sezen aksu o yaşta dinlenecek şey mi..."giiiit giiit giittt gitme kal ne olursun gitme kal yalan söyledim" çok kafam karışırdı çok...gitsinmiydi kalsınmıydı...
Biraz daha büyükkendi sanki "ortada kuyu var yandan geç" çok severdim bunu böyle bi oyun da vardı hatta...Bi de kabusum "bir arslan miyav dedi minik fare kükredi, fareden korktu kedi kedi pır uçuverdi" bunun benim için yeri ayrı.
Sonra birde yakın bir arkdaşım var ,bu ilkokulda öğretilen şarkılar yüzünden çok gözyaşı dökmüş bir kişi, ağladığı şarkılardan bir şu; "benim annem canim annem" ki haklı ne alaka o yaşta çocuğa böyle ciğer parçalayan şarkı öğretmek kimin aklına geldiyse diğeride "bir küçücük aslancık varmış kırlarda ko ko koşar oynarmış
" adlı şarkı ki bu şarkının içeriğini hatırlar mısınız bilmem aslanın babası askere gidip ölüyo falan.yuh yani ilkokul çocuğuna ezberletilen şarkıya bakar mısınız?

tembih_siz siz olun çocuğunuzun ne dinlediğine biraz olsun dikkat edin ya da özgürlükçü davranın olan olsun:)

tespit_yağmur

özlemişim..
pencereden seyretmeyi, şeffaf şemsiye altında yürümeyi, kaldırımda yürürken parke taşı mayınına basmamak için her adım atılan yere ayrı bi dikkat etmeyi, yoldan geçen arabanın su sıçratmasından korunmak için şemsiyeyi siper etmeyi..

tespit_comment kişileri

comment yazılırken blogger isimleri yerine kimi zaman komik, kimi zaman da manidar isimlerin kullanılmasını eğlenceli bulduğumu tespit ettim... şirin bi saklılık gibi geliyor.
ama şu isimsizler...
onlar beni çıldırtıyooooor...

22 Eylül 2007 Cumartesi

tespit: türkçe karakter

Az önceki tespitime göre bilgisayarda yazı yazarken Türkçe karakter kullanmaya çok özen gösteriyorum.Yakında dilbilgisinede giricem.Seviyorum ben dilimi yahu.

tespit:sinirleri aldırmak

Çok uzun zamandır hiçbir seye kızıp sinirlenmedigimi tespit ettim.İstanbula adaptasyonun bi parçasımıdır bu bilemiyorum ama bünyeyi hiç değilse günlük yaşamda koruduğu kesin.tabi bir de bunun yan etkisi var.O da hiç bir şeye kızıp sinirlenmemenin yanında mutlu olamamak ve sevinememek.sanırım hislerimi yavaş yavaş unutuyorum.yada unutmayı tercih ediyorum.Ama bundan sonraki sloganım belli; tembih; "Savaşma Seviş". Yahu üç günlük dünya...

21 Eylül 2007 Cuma

tespit_icm&mim

mimarlığa iç mimarlıktan daha yakın olduğumu keşfettim. ya da bize öğretilen iç mimarlık uygulamacılıktan ibaret sadece. o da lazim ama?
işte, düz saçı olan hep kıvırcık olsun ister, kıvırcık olan da hep fön çektirir.. öle bişey bu da belki ne bilyim...

tespit_amerikanca

bu ortacag dizileri var ya şimdi çok moda. şimdi dizileri amerikalılar yapıyo diye, olay fransa'da gecse de ingilizce konusuluyo tamam, mantıklı. fakat komik bir eskitme metodu uygulanıyor. amerikanca yerine ingiliz ingilizcesi kullanıyorlar. biz, amerikan ingilizcesiyle yetişmiş ve yaşamakta olan toplum da hakkaten ole bi havaya giriyoruz ki sanki hakkaten 13.yy'dan fırlama bi dil konusuluyo zannediyoruz (yani sadece sorgulamıyoruz)..
fakat aksini dusununce de: ortacagda kalede masif ahşap koccaman masanın başında toplanmış 41 tane adam, gümüş kadehlerden şarap içerken bir tanesi çıkıp "hey man! u gotta be kiddin' me!" diyiverse komik olmaz mı hakkaten_

tespit_iş hayatı egoları / tembih_sinsiler

hala iş hayatındaki ego savaşlarına alışamadığımı, çocukça zevkleri şaşkınlıkla karşıladığımı farkettim... daha doğru bi deyişle, alışmayı reddediyorum ısrarla... insan kendine ait olmayan bi övgüyü nasıl kabul eder, hazmeder anlamıyorum, "ben yaptım!" demek bu kadar mı kolay?! bi de bişey tespit ettim, iki tür insan var; ilki hırslı olduğunu ve baş koyduğu yol uğrunda herşeyi yapabilceğini açıkça belli eden insan. bunlar, "ben gardımı aldım, haberiniz olsun, bence siz de kuşanın" modundadırlar ki bu iyi bişey, hep dediğim gibi en büyük erdem kişinin kendini bilmesidir... bi de ikincisi var ki, bu tür sinsidir, hatta böyle paylaşımcı, verici ve yardımcıdır, ama bi muvaffakiyet anında gözü kamaşır, satıverir...
tembih; ikinci türe dikkat edin...

20 Eylül 2007 Perşembe

tespit-saç dökülmesi

Duştan çıktım..O kadar çok saçım dökülüyo ki,böyle topak topak..Bi süredir hep böyle..Çok mutsuzum:(..Acaba bu dökülenler kadar çıkıyo mu geriye?..Çıkmıyosa çok fenalardayım..Tembihi olan?

tespit_gıdıklanmak + bonus tembih

yıllar önce cumhuriyet gazetesinin bilim teknik ekinde okumuştum 'gülmek insan ömrünü uzatıyor' diye, akabinde akciğerlere daha sık ve daha çok temiz hava gitmesi, kalp atışları vb. bir dizi bilimsel açıklama.. bu gülme meselesini gündelik hayat içinde irdelediğimizde, öyle pek de gülmediğimizi, genelde bir somurtma modunda olduğumuzu düşünmekteyim. bununla beraber biri bizi gıdıkladığında, ya gıdıklanmamaya çalıştığımızı, ya da gıdıklama beni , yapma etme tepkileri verdiğimizi üzülerek tespit ettim. madem gülünce insan ömrü uzuyor, o zmn birbirimizi biraz gıdıklamamızı tembihliyorum. 'peki gıdıklamak, gülme aktivitesini sunileştirmiyor mu? herşeyimiz suni zaten, bi de gülmemiz suni olsun da tam olsun', veyahut da 'haa bolcana gıdıklanıp gülelim de bu ..ktan hayat daha çok uzasın' diye düşünmeyelim, söylemeyelim, susalım, polayana olalım..

19 Eylül 2007 Çarşamba

tespit_Sansür II

Aldığımdan değil ama farkettinizmi bilmem artık gazetecilerde penthouse ve playboy gibi dergilerin satılmadığını tespit ettim. Bu tür yayın, etkinliklerin "toplumumuzun" sağlıklaşması açısından çok önemli olduğunu düşündüğümden bu tür yardımcı toolkitlerin yeniden gündelik hayatımıza kazandırılmasını ivedilikle diliyorum.

tespit_Sansür I

Artık televizyon kanallarında film ve dizilerdeki mozaikli çıplak bedenler yetmedi bizimkilere. Absürd olacak ama dün dijitürk'te beauty and the geek programını izliyordum. Oğlanlara görev olarak çıplak canlı kadın mankeni karakalem çizmeleri istendi. Ağızları açık, meme ve boş kağıt arasında gidip gelen oğlanlar en sonunda resimleri bitirdi. Ve sonuçlara bakmak için cinali formatındaki çizimler kameraya döndürüldü. O da ne? Çıplak cinali'lerinin memelerinde mozaik var.. HASUPANALLAH!! diyorum başka da tespit yapmıyorum..

18 Eylül 2007 Salı

tespit_istanbulizasyonifikatus

yıllardır bünyemi ele geçiren, fakat ancak bana bunu yapan bu şehirden uzaklaştığım anda, sebebinin yalnızca ve yalnızca istanbul olduğunu anladığım bir hastalık keşfettim.
bu hastalığın semptomları: kafanın içinin yanması durumu, hiçbir şeye konsantre olamama, etraftaki tüm gürültülerin günboyunca kafada yankılanması ve şehirdeki tüm hareketin gözlerde tekrarlanması durumu... bu derdin devası ise sanırım B vitamini, aspirin C gibi geçici çözümler ya da bir sürelik şehirden uzaklaşma olabilir ama hala tedavisi aranma sürecinde...

17 Eylül 2007 Pazartesi

tespit_tespit-tembih

bu blogu tespit ettim evet.çok yararlı olduğunu düşünüyorum ayrıca da.ve başarılı.tebrikler!çok bitik bir tespit gibi görünse de bu aslında öyle göründüğü kadar basit değil.basit olmadığını ileride yazıcağım tespitlerde görüceksiniz:)bu da size bir tembih olsun!

16 Eylül 2007 Pazar

tespit_kazık,Tembih_eşek

Aynı kazığı tadına doyamayıp bazen defalarca yediğimi farkettim, oysa eşek bile aynı kuyuya iki kez düşmez derler...kıssadan hisse oldu ama:)

15 Eylül 2007 Cumartesi

tespit_tasinma ve ulkemizdeki is imkanlari...

bu konuda en cok tespit yapma hakkina sahip insanlardan biriyim, cunku istanbuldaki 6.evime yarin tasinmak uzereyim ve ev tasimanin en sinir bozucu yanlarini tespit ettim birincisi ev aramak hadi o okadar sorun degil bi miktar paran varsa ama ikincisi sana 10 dk sini ayirip zahmet edip ev gosteren adama senin 4 yil universite bitirip ustune ayda bi kac gun sabahlayarak kazandigin parayi cuk diye ve de sirf adi emlakci(aylakci) diye vermek...3.sune gelirsek 'faturalar' actir kapattir!...en uyuzu bu galiba; once igdas! evet igdas denen okmeydaninin guzide bir kosesinde yeralan papatyali camlariyla sizi karsilayan yere gidip numaratore bastiginizda sizi bekleyen rakam 254 ise bilinki siradaki kisinin numarasi 120 de falandir, cinnet soluklariyla mp3 playeriniza siginabilir veya cantanizda bulunan kitabi cikarip oracikta kendisi harry potter agirliginda bile olsa bitirebilirsiniz, her ikiside yaninizda bulunmuyorsa ve oturacak yer yoksa icerisi de ter kokuyorsa ve cok sicaksa benim yaptigim gibi cildirarak asagi inip 'of hergun boylemi' soylenisiyle lafa girip guvenlik gorevlisinden 190li rakamlara sira numarasi bir ihtimal koparabilirsiniz.(cici kiz olmak on sart) sonr sira size gelir ve gunahlarini almamak lazim igdasta sira size geldikten sonra eksik belgeniz yoksa isiniz 10 dk da biter...Gelelim 'Bogazici elektrik'...Evet AZ GELISMIS GENC NUFUSU FAZLA OLAN ULKELERDE HERKESE IS IMKANI! sloganlari bu olmali.cunku bir sayfa kagidi 7 kisiye imzalatmadan bi mok yapamadiginiz bi yer burasi. Isi bilen biri olarak ben once vezneye gidip borcumu kapattim sonra bununla ust kata 'abonman sefligine' gidip sira numarasi aldim ve yine tecrubeme dayanarak orada issiz gucsuz sisman cirkin bi amca vardi meger kendisi danismaymis(vezneden sonra 2. is gucu) ona sordum bi belge gerekiyo mu kapattirmak icin diye 'ust kata cikip dilekce yazacaksin' dedi( adamin isi bu inanilmaz) ciktim ust kata bir dilekce odasi var ve icerde 3 kadin( 3.is imkani) dilekce odasindaki kadin dilekcey bana verip dilekce odasina yonlendirdi ...cool...2 kalem ve bir oda:) neyse yazdim dilekcemi geri geldim sisteme giris yapti sistem beni kabule etmedi ve beni 'kacak odasina' yonlendirdiler...(10 kisi falan vardi icerde 4. is imkani) ben tiris tiris gittim ulan acaba kacak mi kullandik nedir diye; bi adam bakti ve kusura bakmayin sistemde sorun varmis siz geri dilekce odasina gidin dedi, geri gittim kadin benim dilekceyi bi dosyaya kaydetti bana bi kucuk kagida (musvette gibi bisey) bi numara yazip'abonman sefligine dedi(5.is imkani)' o kadin dilekceye bakip sonrada 'bodruma fen islerine gideceksiniz dedi.Fen islerine gittim ,kapisinda da fen isleri yazmadigi icin sinirlendim ve becerebildigim duzeyde firca attim'fen islerinde beni 6.isgucu yeni mezun elektrik idaresi icin fazla yakisikli genc bir bey karsiladi, eee turk filmleri mutlu sonla biter, cocugu begendim butun sinirim gecti:) sonra kendisi beni 7. is gucune yonlendirdi bi numara yazdi bana bunu arayin 10 gun sonra kapanmismi ogrenin dedi.( ve isim bitti...iste bu yuzden tembih akliniz basiniza devsirin zirt birt tasinmayin, oturun oturdugunuz yerde.

14 Eylül 2007 Cuma

Tespit_Grup isimleri

Sanıyorum ki günümüzde artık grup kurmak, şarkı yapmak, plak şirketiyle anlaşmak..vs. değil gruba bir isim koymak starlığa giden yoldaki en zorlu adım haline geldi. Grup isimlerine baktıkça, özellikle artık birbirinden ayırt etmekte çok fena zorlandığım pek şirin indie atılımcıları kendilerini (bizi de beraberlerinde) zorluyor gibi hissediyorum.

Bu his geçtiğimiz senelerde, I Love You But I've Chosen Darkness, Clap Your Hands Say Yeah, Death Cab for Cutie, Shout Out Louds gibi "daha uzun isim bulamadınız mı?" sorusu sorduran gruplarla başlamıştı ki, şu günlerde Suburban Kids with Biblical Names, Margot and the Nuclear So and So's, Flowers From The Man Who Shot Your Cousin, Low Low Low La La La Love Love Love gibi telaffuzu dahi zor, hafızamı zorlayıcı, aynı zamanda beni fan club'lara üye olup hayret ve tebrik içerikli mesajlar yazmaya kışkırtan gruplarla karşılaşıyorum.

Sanıyorum ki artık gençler http://www.bandnamemaker.com/ kullanıyor.
Örneğin ben kullandım. Grup kurarsam adını "Unrest Criminal And The Disgusting Chance" ya da "Burnt Bunnies Of The Extreme Palace" koyabilirim. Daha neler göreceğiz.

13 Eylül 2007 Perşembe

tespit_autocad

çizim yaparken bazen artık bu kdr çok haşır neşir olduğum autocad'in beni anlamasını, ben leb komutunu girmeden leblebi çizmesini, bazı komutları kullanırken bana sadece o anki durum için istisnalar yapmasını istediğimi tespit ettim. kendisi ile çizim yapmanın sonucunda kafamı çizmekten korkuyorum, o da ayrı..

tespit_12eylül

tembih şöyle dursun, tespit bile yapmamışız. çok anlamlı olmuş..

Tespit_Kim bu listedeki insanlar?

Aslında son derece kapalı devre çalışan bir blog olmasına rağmen şu sağ altta listelenmiş olan 21 isimden bir kısmının kim olduğu hakkında en ufak bir fikrim olmadığını tespit ettim. Elbette hemen ardından otoriteye bu konuda danıştım ve de aydınlanmış oldum.
Hepinizi gerçek hayattan tanıyormuşum elbette.
Diyorum ki, acaba yeni gelenlere şöyle bir hoşgeldin desek ve kendilerini yazmaya zorlasak:) Bir de kim olduklarını mı söylesek otorite? O kadar facebook grubumuz, e-maillerimiz falan var...

11 Eylül 2007 Salı

tespit+tembih_Akademik Masturbasyon

"Cemiyet" hayatımız içinde büyüklerimizin bizim üzerimizden akademik masturbasyon yaptığını tespit ettim. Fazla lafa gerek yok hepimize ne olur ne olmaz bir "tavşan" edinmeyi tembihliyorum. Olay yeri kızıştığında çantadan ace misali çıkarıp versek de dertlerine deva olsak..

tembih_Web'de dağılma

Feysbuk ve blogger arasında gidip gelirken farkettim ki web'de dağılmamak lazım. Fazla web göz çıkarır.. Dağıldım, dağıldın, dağıldılar, dağıldık, dağıldınız, dağıldılar.. Şimdi bir tespit bekliyorum.. Ne yapmalı ne etmeli?

tespit_sevgi...

En yakın erkek arkadaşlarımdan ikisi ülkeyi terk etti, onları neden bu kadar çok sevdiğimi dün yin etespit ettim, gtalktan bi tanesine şu şekilde dert yandım "of ikinizde gittiniz napıcam ben şimdi" cevap; "yeni arkadaşlar edin:)) diğerine de of çok kilo aldım napıcam ben şimdi cevap; rejim yap...evet çok rasyoneller, ilk akla gelen bu cevaplar benim nedense hiç aklıma gelmiyor, kız arkadaşlarımla bunu paylaştığımda saçmalama bilge kilo falan almadın ya da evet gittiler am abak ocakta noel tatili o zaman gelicekler gibi teselli armağını tadındaki cevaplardansa çat diye yüzüme hiç de art niyet olmadan vurubilişlerini seviyorum...ama kız arkadaşlarında bu dolambaçlı cevapları çoğu zaman ihtiyaç kabul etmek zorundayım...

tembih!

bugün 11 eylül, yarın da 12 eylül...

10 Eylül 2007 Pazartesi

tespit_stres yönetimi

stres yönetimi bizim gibi duygu yoğunluğu tavanda olan 20-35 yaş aralığındaki kadınlarda çok ama çok mühimmatlı bişey, aksi taktirde yönetemediğimiz stres hem bedenimize hem bütçemize geri dönülmez zararlar verebilir. Peki ya bu stres nasıl ortaya çıkar ve nasıl yönetilir, bu konuda bilimsel açıklamalar için bkz.stres...ancak benim tespitlerim ise şöyle stres hız çağında kendini yavaş hissetmekten, postmodern çağda doğmaktan, bir dönem leblebi tozunun tadına bakmış, her cumartesi çizgifilmler için erkenden uyanmış kişilerken bir anda cumartesileri işe gitmek için erken uyanamamaktan ve hep geç kalmaktan,ofisteyken saat altı sularında ekranla vedalaşıp yapış yapış otobüsü düşünmeye başlamaktan, kira kontratı bitmeye yaklaştığında yeni ev arama ya da yeni iş bulamama telaşından, tez danışmanıyla her buluşmanın ertelenmesinin sonucunun getirdiği ağır yükten, pazar kahvaltılarını uzuuun uzuuun yapıp pazartesi kahvaltılarını unutmaktan, iş okul ev üçgeninin dışına çıktığında da ganimetinin dörtte üçünü alışverişe,kalan dörtte birinin dörtte birini konsere, ondan kalan paranın bir miktarını sinemaya vb. havuz problemleri durumundan....,çevrendeki insanların yavaş yavaş evleniyor olmasından (ve kendinin başına böyle birşeyin asla gelemeyecğini düşünmekten, bu düşüncenin aile baskısına dönüşmesinden), ailenin yaşlandığını dönem dönem hastalanarak ve artık ciddiye alınır hastalıklarla karşına çıkarak sana bunu hatırlatmasından, entellektüel olmak adına aldığın kitaplarının yarım bırakılmış bir halde raftan seni süzüyor olmasından, hatta bir kaç dvd nin de aynı şekilde ikinci bölümümü niye izlemedin serzenişinden, en sevdiğin şarkının artık üstüne üstüne geliyor olmasından...STRES OLUŞUR...ve daha yüzlerce nedeni olabilir...gelelim bunu yönetme kısmına Abdullah Gül olsanız zor bunca stresi yönetmek:) ancak düzenli sporun işe yaradığını söylüyorlar, ya da düzenli cinsel hayat falanda diyen var, bence önemli olan kendine ait düzenli bişeylerin olması tüm bunların dışında mesela şunu yapabilsem diyorum kendime düzenli olarak günde 24 saat uyusam...şaka bi yana ben yönetemiyorum kendisini bu aralar bu nedenle başta da sözünü ettiğim gibi hem bedenime hem bütçeme yansımaya başladı, tavsiyelerinize açığım.çok merci:)

Tespit_Bitmeyen Pil İstiyorum

Geçen hafta kendi şapşallığım yüzünden telefonumu şarj edemediğim için, 4 gün telefonsuz gezdim. İnsanlarla tesadüfen buluştum, sabahları alarm çalmazsa paranoyasıyla uykuya yattım. 4. günün sonunda şarj aleti denen nesneye ulaşmaya çalışmayı bıraktım ve gidip bir yenisini aldım.
Peki bundan ne ders aldım? Hiç!
Bakınız, düzenli olarak ikamet ettiğim iki hanede birer kablolu, siyah pil doldurucu olduğu halde yine şarjım yok..

insan hiç mi akıllanmaz?
ayrıca neden kimse siemens kullanmıyor?

7 Eylül 2007 Cuma

Tespit_Genellemeler

Sürekli gülen bir insan değilim. Sürekli konuşan bir insan da değilim. Sürekli eğlenen, hiç değilim.
Sürekli diken üstünde hissetmeyi sevmiyorum. İnsanlara karşı açık olmaya çalışıyorum ki, beni olduğum gibi kabul etsinler ve rahat davranabilmem için gerekli o kasınç süreç bir an önce geçip gitsin. Ama nedense asla geçmiyor. Bazen yaptığım tüm konuşmalar manasızca abartılı bir gösteriden bölümlermiş gibi geliyor. Kimse yorulmuyor.

İnsanlarla ilgili peşin hükümler vermiyorum genelde ama kendimle ilgili genelleme yapmayı çok sevdiğimi biliyorum. Ama tespit ettim ki, şu aralar o kadar kolay yapamıyorum. Kim olduğumdan emin olamamaktan nefret ediyorum.

6 Eylül 2007 Perşembe

tespit_erkek kokuları

zaten bunu benim tespit etmem gibi bir şey yok aslında. erkekler bir araya geldiklerinde berbat kokuyorlar. bu hayatın bir gerçeği ve ben 20 dakika sonra evime giden otobüste onlarla birlikte olacağım.
biraz kıpırdandıklarında, mesela el kol salladıklarında, bi üff dediklerinde ve ya hafifçe bedenlerini hareket ettirdiklerinde asıl koku patlaması gerçekleşiyor. otobüslerde hareketsizlik kuralını getirmek imkansız. siz bu duruma düşerseniz koltuk altı seviyesinden olabildiğince yüksek bir yerde ayakta durmaya çalışın derim. oturarak gitmektense pencere kenarlarında seyahat midenin refahı için de çok önemli!

tembih_temenni

Sürekli iyi niyetli temennilerde bulunmak üzere ses tonunda ve yavaş yavaş konuşan kadınlardan olmayın...çok sıkıcılar...hatta her biri birer iclal...

tespit_heykel ve kadınlara hakaret

Kemer'de Zafer Sarı tarafından yapılan heykel yüzünden ortalık karışmış, gençlerimizin özellikle de 'bacılarımızın' ahlakını ve ailelerimiz huzurunu bozacağı iddia edilen heykel birbirini kucaklayan kadın ve erkek figüründen oluşmakta, bgn gazete de okuduğum bu haberin en çok canımı sıkan bölümü ise Kemer İlçe Başkanı'nın heykel ve kadın hakları üstüne yorumları oldu. diyordu ki Sayın(!!) Yaman "bu heykel kadın haklarına saldırıdır. öncelikle Türkiye'deki ve dünyadaki kadınlar böyle bir heykeli hak etmiyor." görüldüğü gibi yine herşey kadına patlıyor. bir erkek ve kadın birbirine sarılınca öpüşünce sevişince, namuzsuz olan kadın oluyor. kadınlardan destek görmek adına kadınları aşağılayan Yaman'a bakalım kadın hakları derneklerinden destek gelecek mi?!

5 Eylül 2007 Çarşamba

tespit_ugrasi

bazen ugrasilmasi gereken bir konuya belkide hic ama hic zaman ayirmadan bi anda olmasi gerektigi gibi oluveriyorken bazende birseyler icin delicesine zaman ayirsanizda afedersiniz bi tarafiniz yirtsanizda olmayacaksa olmuyo...yani bu ne demek yirtmayin mi demek...degil ama ne demek bilmiyorum, tembih: siz siz olun ben gibi olmayin...

4 Eylül 2007 Salı

tespit_olmasa napardiklar....

mesela cep telefonu hatta telefon yokmus bi aralar, simdi bi anda yine olmasalar cogunuzu aylarca goremezdim heralde, sonraaaaa bilgisayar, kesin mimarligi secmezdim (simdi dusundumde neyi secerdim diye, bulamadim...:), sonra olmasa napardik geyigi hep yapilir ama ben mesela youtube bu saaten sonra olmasa cok uzulurum ki bi gun kapattilar cildirdim. Google olmasa mesela iste o zaman internet olmasin daha iyi diyesim geliyo abartip, sonra mp3 playerlar olmasa evet daha az ve oz seyler dinlerdik muhtemelen, blogger olmasa bu saatte bu kadar sacmalamaz daha luzumlu bi isle ugrasiyo olurdum, mesela ps2 de oyun oynamak ya da dizi izlemek gibi...Peki ya diziler olmasa benim pek umrum degil ama 22 dakika ekibi cok uzulurdu bu duruma...sonra emule,torrent, soulseek, limewire, last fm,pandora, allmusic olmasa bu kadar cok muzikten anladigini iddia eden insan turer miydi? (iyki turedilerde) diet kola olmasa da demek istiyorum ama o kadar yasli degilim o sanki atesle ayni anda bulunmuscasina eski benim icin...bu olmasa napardiklar o kadr o kadar cok ki iste o yuzden onlar yoksa bende yokum demek istiyorum.

tespit_kızerkek arkadaş

çocukluğumdan beri az sayıda erkekle arkadaşlık yapmayı çok sayıda kızla arkadaşlık yapmaya her zaman tercih ettim ve 23 yaşımda geriye dönüp baktığımda erkek arkadaş sayım kız arkadaşlarımdan her zaman fazla oldu.(ki hiç kız arkadaşımın olmadığı dönemleri de hatırlıyorum ki uzun süreden sonra o kadar da iyi olmuyor.) şu günlerde bakıyorum da, yukarda bahsettiğim durumdan dolayı,kız arkadaşlarla 'bi süre' sora çok zorlandığımı tespit ettim, ve bu gibi bi durumlarda, durumu dengelemek adınahemen erkek arkadaşlarla görüşmek gerektiğini de. tıpki tatlının üstüne tuzlu yeme ihtiyacı gibi. ama tuzlunun üstüne de tatlı tabi ki:)

Tespit_İnternetten Fal Bakmak

Fal denen şeye sürekli ihtiyaç duyuyorum. Kahveymiş, online tarotmuş, gazetelerin günlük astroloji köşeleriymiş. Benim dışımda bir yerlerden benimle ilgili haber almak, özellikle de iyi bir şeyler duymak bana iyi hissettiriyor. İnanıyorum ya da inanmıyorum. Galiba inanıyorum da...

Örneğin, aynı gün içinde ofiste işler kötü gider. Evde canınızı sıkacak birşey olmuştur. Bulunduğunuz yerden ayrılamıyor, olmak istediğiniz yerlerde olamıyor, gün boyunca yapmacık kahkahalar ve oda spreyine benzeyen tuhaf parfümler gibi istemediğiniz şeylere katlanıyorsunuzdur. Akşam ne zamandır görmediğiniz arkadaşlarınızla buluşacaksınızdır ve üstünüze çay dökülmüştür. Birine patlamanız gerekmektedir, fakat asıl patlanması gereken kişi kapsama alanı dışındadır ya da ne dediğinizi anlamayacak kadar manyakça düşüncesiz ya da aptaldır. Yakınınızdaki insanları sıkmaktasınızdır.
Tam o anda Facebook Fortune Cookie'si imdada yetişir ve ilk tıklamanızda "it's not you" diyiverir.
Yaşasın kıytırık internet falları diyerek sinir harbini erteleyebilirsiniz.

A bir de unutmadan, iyi ki varsın tespit tembih.

tespit _türk kahvesi

doğru düzgün yapıldığında muhteşem bişey...MUHTEŞEM! (özellikle fal bakan biri varsa etrafta)

tespit_çay

üniversiteye başlamadan önce hiç çay içmezdim, daha başka bi sürü şeyi de:)...Velhasıl kelam bu aralar inanılmaz çay içtiğimi görüyorum ve de şöyle bişey var evde nasıl yaparsam yapiim, bu çaycıların çayı gibi olmuyo içine karbonat koyuyolarmış dediler onu bile denedim, bi kere bardakları küçücük soğumadan çay bitiyo bu da güzel bişey, bi de muhtemelen su şehir suyu falan ama süper oluyo...yanında simitle bi de sevilen bir insanla oh...:)bi de türk kahvesi var o konuya sonra giricem...

3 Eylül 2007 Pazartesi

tespit_Seçim Mürekkebi

Seçim mürekkebi oy verenleri damgalamanın ötesinde bir görev üstlendi bu sene - en azından benim için. Tam bir ayı aşkın süredir parlaklığından hiçbirşey kaybeymeyen bu mürekkep başımıza gelen belayı unutturmamak üzere cildimize tırnağımıza beynimize kazınmış yahudi soykırımı sırasında bileklere mühürlenen kafasayısı niteliğini aldı.. Onlar unutturmaya dursunlar biz zaten unutmayacağız ki!

2 Eylül 2007 Pazar

tembih_üüçyüüüzyiirmi

bugün tam üçççyüzzzyirrmi gblık bellek aldım. okkadar büyükki, koccaman, bitmiycek, tükenmiycek, sonsuza kadar benimle olucak gibi.....
sanmamamak lazim! bundan daha 2 senecik önce 80gblık bilgisayarıma sahip olduğumda onun da beyni bitmez sanıyodum. mantığım teknolojideki akselerasyon katsayısının arttığını kabul etmeye uğraşsa da hep bikaç zaman geriden gelen bilinçaltım (kalbim değil heralde?) buna alışamıyor bir türlü.
nitekim, zamanın izmir belediye başkanı behçet uz, (baya başarılı bi adammış..) izmir'de foseptik devrini kapatmış ve kanalizasyonun izmir körfezine akıtıldığı ilk an adamlar tören yapmışlar bütün halkla beraber.. o zaman da o adam körfezi büyük zannetmiş, içinde boklar hiiç yüzmez sanmış. amma velakin, şimdi arıtıyoruz. sonra da ege denizine akıtıyoruz. canim, ege denizi büyük, hiç kirlenir mi?
320'de dolmaz işte..
herkesin tembihi kendine..

1 Eylül 2007 Cumartesi

tespit_yayılım

"Bişey" boktan gidiyosa herşey boktan gidiyo tribine girdiğimi tespit ettim, oysa o "bişey" iyi gidiyosa, ımmm mis:), kabını dolduran sıvı gibi mübarek mutsuzluk tribi, bi yerine delik açasım var bu kabın ama bu seferde mutluluk tribi gelirse o da o delikten kaçar gider diye korkuyorum..(hahaha yine metaforlarr)

tespit_wc önü kadınları

wc önü sıra bekleyen kadın muhabbetlerinden her zaman kaçmışımdır, gerçi o kadınların hiçbirinin de benle konuşmak istediğini zannetmem, neyse konumuz feribotta tuvalet sırası bekleyen kadınlar, özellikle feribot çünkü bazen 20 kişiyi bulan sırada sinirlerimi bozacak birsürü hadise yaşanmakta.
1.tip sinirlerime kastetmiş kadınlar: bunlar genellikle 4 5 kişi gezen ve kendilerini dünyanın en komik insanları olduğu sanan insanlardır ve bütün kuyruğa seslerini duyurmak istercesine espriler yaparlar, şöyle ki "tuvaletin kapısını görenininz varsa bana da göstersin kikikki" ve hemen ardından size bakarlar ki siz de bu muhteşem esprilere gülüyormusunuz die.
2.tip sinirlerime kastetmiş kadınlar:wc önünde 20 kişi dizilmişken bu tuvalet sırasımı die herkese sorarlar, o kokunun altında neden orda dizilelim ki dier türlü kendisi de bilir bunu ama muhtemelen 10 saatlik yolculuk sonrası konuşacak birini arıyordur ve tabi ki hemen o kişiyi bulur, evet tuvalet sırası bizde yarım saattir bekliyoruz, yolculuk nerden gibi muhabbetler bi anda açılıverir.
3.tip..:bunlar genellkle ilerlemiş yaştaki kadınlardır yada gençlerse şayet yüzsüz olurlar; "acaba içerdeki bayan çıktıktan sonra ben girebilirmiyin çok sıkıştım da". e ben de sıkıştım demekki bu sırada ve muhabbetler arasında yarım saatimi geçiriyorum. böyle durumlarda yapılacak en etkili şey hiç konuşmadan yüzüne en asabi bakışınızı fırlatmaktır, hemen susarlar.
4.tip..: daracık feribot koridorunda çantasını ve de o koca kalçasını size çarpa çarpa geçen kadınlardır, dönüp bi pardon demesini beklersiniz ki öyle birşey hiçbir zaman olmaz.
5.tip..: arkadaşının koridora atacağı plastik bardağı elinden alarak çevreyi kirletme diyip, o bardağı denize atan kadın. tahmin edersiniz ki sabahtan beri konuşmak için can atan o 20 kişilik kalabalıktan tek bir ses tek bir tepki çıkmamıştır, ve sabahtan beri ağzını bıçak açmayan ben bütün sinirimi kadından çıkarmışımdır.
tespitim şudur ki, ben "bay wc" önünde tuvalet sırası beklemek istiyorum ve 10 saatlik yolculuk sonrası çok asabi olabiliyorum.