29 Mart 2007 Perşembe

pilates ya da yalnızlık

beynini boşaltma anı tüm düşünceler primitif aman şu bacağımı şu kolumu böyle yaparken nasıl yaparım ve de nefes alııomuyduk burda veriio muyduk gibi şeyler:)
pilates nargile içmek gibi nefes al nefes ver...ve yalnızlık epey dinlendirici.

25 Mart 2007 Pazar

tespit_yazı yazmak

yazma konusunda mizmizlanip mizmizlanip etrafinda donup dolanip, oturunca da kendini kaybederek yaziyorum, zor olan ilk paragrafi zorlayarak kazasiz belasiz tamamlayabilmek galiba.. yazar kilitlenmesi(writers' block) denen şeyi açmanın vardır herhalde özel egzersizleri ama kalemi kağıda, elleri klavyeye koyup öylece salınmalarına izin vermek benim kilitlerimi çözüyor.

tespit 22 (birseyi cok istemek)

bu sabah bir kafede kahvalti ederken yan masadaki 4-5 yaslarindaki cocuga kulak kabartiyorum. tipik bir nisanstasi ailesi kadinlar feci sarisin herkes solaryum yanigi, her uc kelimenin biri ingilizce. sozkonusuzu cocuk once kahvaltisini yemek istemiyor sonra cilek olmazsa hicbirseyi yemem diye tutturuyor cilek geliyor bu sefer pasta pasta gelince yaninda dondurma yok diye cingar cikariyor , sonra hava almak uzere disari cikariliyor sonunda ve uc saatin ozetinde de hepsine iki catal batiriyor gelen yiyeceklerin ve gordugu muameleden yine de hosnut olmadan kafede yerde oturuyor , surati da bes karis. ben de bu kiz cocugunun istikbali ,birseyleri cok istemek ve mutlu olabilmek uzerinden dusuncelere daliyorum... galiba cocukken n'oooolur ama n'ooolur o benim olsun diye pesinden kostugumuz kirmizi sacli oyuncak bebegin yerini buyuyunce pesinden kosulan isler, insanlar, esyalar, mulkler vs aliyor ve biz de kirmizi sacli bez bebege yaptigimiz gibi o seyleri elde ettigimizde o sey her ne ise onemini kaybediyor gozumuzde, siradanlasiyor sanki. fethedilmis baska bir kale ve hic doyamiyoruz boylelikle: hep daha fazla daha iyi daha guzel. sorun o seyi ele etme etrafinda donen bitmek bilmeyen bir iktidar mucadelesi, cocugun ebeveynlerini tekrar tekrar deneyerek elde ettigi, sinirlarla karsilastigi anda kendinden ve gulucuklerinden mahrum ederek cezalandirdigi. birseyi cok istemek iyi birsey degildir diye tespit etmek istiyorum ama o da anlamli gelmiyor yani birseylere karar verip onlari istemeyince yasadigini nasil hisseder ki insan? galiba istemek ve birakmamak onemli olan kararlilik hali...

20 Mart 2007 Salı

tespit 21 (dost-dert)

eski bir dostun her derde deva olduğunu tespit ettim...
ettim ve mutlu oldum...

16 Mart 2007 Cuma

tespit 18 (yılgın)

"yorgunum" demek iddialı bi laf, (günlük yorgunluklardan bahsetmiyorum bu arada) biri "naaptın da yoruldun?" diye sorsa, apışıp kalınılabilinir.
riskli biraz...

o yüzden, "yılgınım" ı seçtim ben. bi yandan hüzünlü de bi kelime, kimse "naaptın da yıldın?" diye sormaz ve bi apışma anı yaşanmaz, yaşar gideriz...

15 Mart 2007 Perşembe

tespit 17(chris ware)

"the american life" çok şirin izlenesi..

10 Mart 2007 Cumartesi

tespit 16 (kıyafet_2)

dikkat ediyorum da mağazalarda hiç birzaman 4-4lük denilebilecek tasarımlar olmuyor. illa ki birşeyini beğenmiyor insan. ya sadece bakarken, ya alıp-almamaya karar verme aşamasında, ya da almaya karar verildiği sırada, göze ilişen o küçücük detay! tanrım dio insan neden yani neden, bu güzelliği neden böyle bir detay ile mahvetmiş ki tasarlayan?? ve işte o noktada yıkılıyor bünye. firmaların bunu bir pazarlama stratejisi olarak uyguladıklarından kıllanmıyorm değilim; insanlar durmadan alsın fakat aldıklarından tam olarak tatmin olamasınlar ki yenisini alsınlar daha güzel olduğunu düşündükleri ama gene onda da bazı eksikler olsun ve onun yerine daha iyisine daha güzeline baksınlar diye..

tespit 15 (kıyafet_1)

mağazada görüp de elinize bile almayı gerekli görmediğiniz veya üzerinize giyince size hiç yakışmayan, veya yakışsa da pek bi özelliği olmayan, t-shirt, kazak, bol/dar paça düşük veya yüksek bel, uzun veya kısa pantolon ve şortlar, ne idüğü belirsiz bluzlar, kloş veya dar, desenli veya düz etekler ve aklınıza gelebilecek diğer her türlü kıyafeti mağazadaki herhangi bir fotomodel veya manken üzerinde gördüğünüzde gayet beğenebiliyor insan.. ayakkabı insanın duruşunu deiştirir, insanın duruşu da kıyafeti..

9 Mart 2007 Cuma

tembih 5, tespit 14 (emek)

ortaya güzel bişeyler çıkarmak için emek harcamak gerekir, birşeyleri oldukları gibi korumak hatta onları güzelleştirmek de çaba gerektirir.. çok bilindik bi tembih ama kendime bi daha tekrar ettim bunu, vakit ayıramadığım şeylerden sorumlu olduğumu, ve bişeyler yapmamın gerekliliğini anladığım dakikalarda..

7 Mart 2007 Çarşamba

tespit 13 (kedigiller)

kediler herşeyi çarçabuk öğreniyor özellikle evin sahibi kim ve ona ne şekilde davranılması gerekiyor kısmını saniyesinde çözüyor stratejilerini de ona göre belirliyor. Taktik ve gözlem yeteneklerinin gelişmiş olması sizi ondan soğutmuyor aksine daha feci bağlanıyorsunuz... Bu konuda ikinci tespit te kediler kendi hayatlarında -ve sizinkinde- düzen istiyor, bir gün 7'de öbür gün sabaha karşı gelinince hiç mi hiç mutlu olmuyorlar. Ve bu durumu da yüksek perdeden miyavlamalar ve kısa süreli küskünlüklerle bildiriyorlar.

6 Mart 2007 Salı

tembih 4 (içler-dışlar)

bu "içimdeki - dışımdaki" mevzularına çok girilmemeli, "iç" iyice derine kaçıp, kurtuluşu olmayan bir kuyuya dönüşebilir...
dikkat!

*kel, merhem, kendi(m)...

5 Mart 2007 Pazartesi

tespit 11 (i-Tunes)

şu Mac'den herşey beklenir...
i-Tunes'un düşünce gücü olduğunu, kullanıcısını tanıdığını ve ona karşı biraz acımasız olduğunu tespit ettim.
ne zaman mutsuz olsam shuffle inadına en ağlak şarkıları seçiyor, kitap okuyacak olsam en gürültülülerini... garezi mi vardır nedir?!
Winamp de çok şapşal!
insanın düşmanı bile akıllı olacak canım...

4 Mart 2007 Pazar

tembih 2 (anneanne)

anneanneler -hala hayattaysa dedeler babaanneler- daha cok ziyaret edilmeli, aynı hikayeler o çocuksu heyecanla baştan baştan anlattırılmalı, "tabi tabi evlenicem çocuk yapıcam anneanne, hele şu okul bir bitsin" denmeli, ya da "adam gibi adam yok ki" denmeli hani ben evlenmek, çocuk yapmak istemiyorum ki yerine.. o da "ay bitmedi sizin şu okullarınız bir türlü, anneniz babanız da böyle senelerce okul okul" demeli, öyle gülümseyişlerle geçmeli bazı günler. işler ve geçen zaman düşünülmemeli ısrar edilen enfes börek ve sarmalar sessizce yenmeli..

tespit 10 (anneanne)

anneannelerin hasta halleri sevdikleri insanlari hele de torunlarını görünce bir anda düzelebiliyor. İyi moral, pekçok ilaçtan çok çok daha etkili, tansiyona, kolestrole ve de şekere iyi geliyor en azından :)..

tespit 9 (dipsiz kuyu)

tembih etmek tespit etmekten daha mı zor, yoksa bana mı öyle geliyor.. tespit varolan durum üzerinden yapılırken, farkında olmak tespit etmek için yeterli olurken, tembih etmek için karşılaşılan birçok durum üzerinden bir sonuca varmak ve bunun üzerinden bir fikir üretmek gibi geliyor.. bu bilgi - fikir ikileminin dipsiz kuyusuna taş atma güdümü tetikliyor.

2 Mart 2007 Cuma

tespit 7(cuma)

jüpiter falan yalan! kim ne derse desin cuma öğleden sonraları dakikaların kıçı büyüyo ve geçmek bilmiyolar...
sefil bi şekilde tespit ettim ki, bu uyuşuklukta tuvalete gitmek iki dakika, bir yudum su içmek ise yalnızca üç saniye kazandırıyor bize...

tespit 6 ([zor]undalık)

zorunda olmak yaratıcılığı öldürüyor. sadece yaratıcılığı değil, insanın diğer heves ve isteklerinin de yokolmasına yol açıyor. yaratıcılığı, istekleri, dilekleri "zor" bir şey olarak insanın karşısına çıkarmak kelimenin kökünde var sanki..

tespit 5 (küresel ısınma ve/veya uykusuz karınca)

dün evde bir karınca gördüm normalde mayıs 1 itibariyle çıkıp gelmeleri beklenen bizim muhit karıncalarının mart'ta çıkmaya başlaması çok acaip. arkadaşları yoktu gerçi belki uykusuz bir karıncadır...