cocukkenki duyarlılıkla ilgili bişeyi hatırladım bugun. çok çevreciydim çok. heryer yeşil olsun isterdim, ağaçlar kesilince gözümden yaşlar süzülürdü. (neyse çok dalga geçmiyim, bugün de daha geniş bi çerçevede devam eder bu aslında.) BETON görmekten ise hiç haz etmezdim. BETON her çocuğun renkli dünyasında olduğu gibi benimkinde de çirkinlik/pislik/bakımsızlık işaretiydi. (sora okulda bi gün onu sevmeyi öğrettiler, hala sevdiğime göre mantıklı gelmiş çıplakça varoluşu.)
neyse, şehrimi güzelleştirme önerim varolan pis duvarların hepsini rengarenk boyamaktı. sonraları şehirlerarası yolculuklar başlayınca, bunun biyerinde bi hata olduğunu farkettim. çünkü bitmiodu o pis duvarlar
...benim şehrim, onun şehri, bizim memleketimiz...
bi de kalıcılığın farkında diilsin. şimdi bakınca ulen o duvarların bi gün boyasının söküleceğini bilmiomuydun demek istiorum. madem sevmedin, hiç olmasınlar deseydin bari mesela.. ya da yannış yapılmışlar, böyle yapılsalarmış.
kıssadan tespiit.. yeterince bilgi ile pişmemiş her insan evladı, bugünün görünen tarafını kurtarınca "yarını da idare eder" hissine kapılabiliormuş ya da daha da beteri bu genetikmiş!
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder