19 Ocak 2008 Cumartesi

tembih_unutma!!


ve o günden bugüne birlikte yaşayabilmek adına herşeyin daha da kötüye gittiğini tespit ettim...

3 yorum:

Adsız dedi ki...

peki bugunden sonrasi icin herseyin daha iyiye gidebilmesi adina "unutmamaktan" baska neler tembihliyorsun?
yada sahsi olarak bi caban oldumu bu gidisata dur! diyebilemek adina..

evren dedi ki...

unutmamak sadece hatirlamak degil ayni zamanda bugun olan biten herseye o gozle bakmayi ve tepki getirmeyi saglayacak diye dusunuyorum ben. tembih listem uzun aslinda ama en temeli diger hersey gibi gundelik hayat kosturmacasi icinde unutmamak bence.
Lowenthal'dan alintilayarak bireysel unutus daha istemsiz bir durum olmakla beraber kolektif unutus/hatirlama insasi kasitli, amaclanmis ve duzenlenmistir. Hergun olan biten her tur haksizligin, adaletsizligi, yanlislikla yapilmis gibi gosterilen seylerin, onceden planlandigi apacik olan ama ne uzayan ne kisalan Hrant Dink cinayetinin kabullenisle sonuclanacak bir unutus olmasindan korkuyorum temelde. Bireysel olarak unutmamak bile tek basina onemli ve tabii ki bu benim dusuncem.

Bir oneriniz mi vardi?

evren dedi ki...

tam da unutmak ve hatirlamaktan bahsetmisken, ece temelkuran'in bugunku yazisi, okumamislar icin ilginc olabilir:
'Unutma terbiyesi
Unutmak bu ülkenin hastalığı değil. Bu ülkeye öğretilmiş bir yaşama kültürü, bir siyasi kültür. Çünkü hatırlamaya başlarsa önceki unutuşunun altında ezileceğini sanıyor. Hatırlamanın sözde iç barışı bozacağını sanıyor. Oysa unutuş her gün yeniden, hiç beklemediğimiz anlarda ortaya çıkarak yıkıyor içimizdeki, dışımızdaki barışı. Unutmak, her seferinde "eyleme geçmiş cehalete" bir madalya takıyor. Unutmak, eyleme geçmiş cehalete yardım ve yataklık etmektir. Suçu paylaşmaktır.

Hatırlamak nedir?
Unutmamak, hatırlanan şeyle yatıp kalkmak değildir. Hatırlanması gereken üzerine düşünme, yaşananı kabullenme meselesidir. Bir toplumun geçmişiyle hesaplaşması, yaşanılanları hak ettiği yere koyup, "Bunu yapan bir kaç kişiydi" diyerek olaydan sıyrılmama cesaretidir.
"Sivas'ı bırakın, Başbağlar'a bakın" demek hesaplaşmak değildir. Hem mağdurun yasıyla hem de failin suçuyla adam gibi ortaklaşmaktır. Çocukça tekrar ettiğimiz yas tutma beceriksizliğimizi gidermek, yetişkin gibi davranmayı sağlamaktır hatırlamak.'
http://www.milliyet.com.tr/2008/01/23/yazar/temelkuran.html