evet sağlıklı bişey telefonda kulaklık kullanmak ama uzaktan şizoid durduğu da açık, bugün başıma gelen şey mesela;
arkamdan yürüyen kadın bilge bilge der, dönüp baktığımda saçlarının arasına gizlenmiş kulaklığı hemen farkedemem, sonra kadın naber der ben de çıkaramadım gibi aptal durumuna düşürücü bi laf ederim kadın ben yokmuşum gibi konuşmaya devam eder, kulaklığı farkeden ben de hay allah der evime giderim.
27 Şubat 2008 Çarşamba
tespit_sokak taşları
Bununla ilgili daha öncede yazmıştım ama gerçekten garip, Kadıköydeki sokaktaki taşları yaklaşık iki aydır değiştiriyorlar ve artık buna söylenmekten sıkıldım, eskiye göre yeni olduğu için tabi ki daha az kırık ve çukur var, bir de Türkiye'nin genel sorunu olan yapılan işi tam anlamıyla bitirememe çukurları, bunlara da tamam, ama bugün de şunu gördüm çok şaşırdım, benim sokağım gayet dikdörtgen taşlara döşenmiş ama bir alt sokakta bir kare bir çapraz şeklinde bir desen var onun altındaki sokaksa sadece kare ve bir sonra ki yine dikdörtgen, sokaklar arasında bir hiyerarşi mi var bilmyorum, ama en iyilerden biri benim sokağım olduğu için şimdilik daha fazla söylenmiyorum.şakınım sadece.
25 Şubat 2008 Pazartesi
24 Şubat 2008 Pazar
tespit_otobüs durakları
gece otobüsler nereye kaçıyorlarsa artık, otobüs durakları o kadar güzel görünüyolar ki, özellikle Kadıköy'de balona yakın olan durak, korkmasam saatlerce otururum öyle. Sahi nereye gidiyolar geceleri bilen var mı?
tespit_karışık teknik
bazı sergilerde eserlerin yanında karışık teknik yazıyor ya, ben çok anlıyomuşum gibi tekniklerden iyice incelemeye koyuluyorum acaba hangi teknikleri kullanmış diye, evet çok saçma ama düşündüm de eğer bunu benim gibi yapan kişi sayısı çoksa böyle bi yazı koymasınlar tembihim o ki, hem banane, önemli olan sanat değil mi sonuçta, teknik de neyin nesi.
23 Şubat 2008 Cumartesi
tespit_Martılar
Martıların, denizlerin sokak çocukları olduklarını yeniden tespit ettim bugün. Çok yaşa Can Yücel!!
22 Şubat 2008 Cuma
tespit_özgüven
çocuklukta gelişip yerleşen bişey bu özgüven sonradan terapistlere minyondolarlar döksen zorla olmayan bişey. O yüzden bu da tembih, yarın bi gün çocuğunuz olursa, yaptığı şeyleri tebirk ve teşvik edin, bi de sanatsal ya da sportif bişi yapmaya kalkarsa ki bu motorsiklet yarışcısı olucam ben bile dese korkmayın, olan olsun. ( bu tembih kısmını yazarken kendimi hep anane gibi hissediom nedense)
20 Şubat 2008 Çarşamba
tespit_engellenemez kin kusma isteği
Çok pis kinci bir insanım. Bazen birşey düşünürken, biriyle konuşurken gözlerim parlıyor, içimde inanılmaz yoğun hatta sancılı bir istek duyuyorum, ağzımdan çok kötü şeyler çıkacak oluyor. "Ama sen de şöyle, böyle yapmıştın.. ben o zaman çok kırılmıştım" diye yüzüne vurmak ya da kahkahalar atıp "nasssılmııııııış" demek istiyorum. Neyseki yavaş yavaş derin bir nefes alıp insan gibi davranmayı öğreniyorum.. o da yalnızca gerçekten sevdiğim insanlara.
tespit_yan çizme
sevmediğim işlerin altına girsem de kendimi hep sevdiğim şeyleri yaparken buluyorum.
tespit+tembih_praha
guzelmis.. yasamak deil ama gezmek gormek: kuytu bi kafede cek muzigi esliginde kahvalti etmek, charles bridge'den yurumek, kuru soguga ragmen, karsiya bakmak, yukari, saga, sola bakmak, tramvaya binmek, icerdeki ispanyollarin israrlarina dayanamayip restorana girmek, butun asit salgilarini unutup absinth icmek, kaleden asagi yururken kameraya poz vermek gerek..
18 Şubat 2008 Pazartesi
tembih_kar icin istanbul valiliginden
diyor ki valilik karda kucuk adimlarla ve ellerinizi cebinize sokmadan yuruyunuz...
15 Şubat 2008 Cuma
tespit_okumak
sabahtan beri epey de zorlanarak okumaya çalışıyorum ve niye bu kadar yorulduğumu sonunda şu cümleyle anladım.
'Ayna evresi klonlaşmada öznenin ideal alter egosundaki narsistik ve bellek dışı (immemoriale) düşsel projeksiyon yüzünden bir imge aracılığıyla gerçekleşmek durumundadır. '
ya çeviri kötü ya ben yeterince okumuyorum ya da höh! üç cümlede anlatsaymış bunu da anlamak için defalarca okuyup okuyup moron gibi hissetmeseymişim iyiymiş.
'Ayna evresi klonlaşmada öznenin ideal alter egosundaki narsistik ve bellek dışı (immemoriale) düşsel projeksiyon yüzünden bir imge aracılığıyla gerçekleşmek durumundadır. '
ya çeviri kötü ya ben yeterince okumuyorum ya da höh! üç cümlede anlatsaymış bunu da anlamak için defalarca okuyup okuyup moron gibi hissetmeseymişim iyiymiş.
13 Şubat 2008 Çarşamba
tespit_yerli dizi kıvamında haberler.
bir süredir sinirlerim bozuluyor diye sabahları vapur gazete keyfime son vermiştim, tv de izlemiyorum zaten yani fişi çekmiştim bi süredir. Bugün hadi okuyayım ne oluyor ne bitiyor dedim, aynen ilk bölümünü izlediğiniz yerli dizinin onbeşinci bölümünü izlediğinizde hiçbir zorlanma olmadan konuyu kavradığınız gibi bize aktarılan haberlerin naifliği. Medyanın yaptığı şebeke suyuna sakinleştirici atmak gibi. Ne diyelim saolsunlar bu hali bile mide bulandırıcı.
tespit_re_ergenlik
22-26 yaş arasının ikinci bir ergenlik durumu olduğunu tespit ettim, ya da olgunluğa geçiş siz ne demeyi seçerseniz artık. Çünkü bu yaş sivilceler yerine erkeklerde saç dökülmeleri, kadınlarda selülit ve göz altı çizikleriyle fiziksel olarak kendini göstermeye başlıyor, ve bu dönem okul bitti hemen şu işe gireyim diye başlanmış bir işten memnun olmama ama aynı zamanda ne yapsa tatmin olmama ve sürekli sıkılmalarla geçiyor. Yine bu yaşlarda aileler de ciddi hastalıklar alarm veriyor. Deri değiştiren bir yılanın canı acıyo mudur acaba? neyse . Bu ikinci ergenlik döneminde bir de henüz ne olduğu belli olmayan ya da hiç olmayan, olma ihtimali bile olmayan hayat arkadaşı durumları kafayı karıştırıyor. Yalnız ölmekten korkuyorum sözleri duyar oluyorum. Çabucak 30 olasım var özetle.
12 Şubat 2008 Salı
tespit_ustune gelmek
sokaga cikiyorum, sagima bakiorm vitrinler, yeni eski, gerekli gereksiz, guzel cirkin, kucuk buyuk, suslu sussuz, teknolojik mekanik,...vb. esya, yemek, icecek, atistirmalik birseylerin, son model seylerin gozume gozume sokuldugunu, surekli insanin satin alma/para harcama gudusunu tetikleyici seylerin altinda ezilmek uzere oldugumu tespit ettim.
11 Şubat 2008 Pazartesi
tespit_2008
çevremdeki herkes biraz gergin çokca ağlamaklı ve telaşlı, 2008 çift sayı diye çok güvendik ondan oldu bunlar ya da yaşımız gereği bu mutsuzluk...havalardan şekerim de diyebilirim mesela.
8 Şubat 2008 Cuma
tembih_tespittembih
sevgili tespittembih yazarları bundan sonra yazılarımızı tag'lemeye gayret edersek ve hatta kendi nickimizi de taglersek budan sonra mesela sadece enola is gay'in yazdıklarını okumak isteyen biri onu aratır ve bulur. teşekkürler. iyi günler.
tembih_
sıkıntının ne demek olduğunu bgn bir daha öğrendim, sakın ama sakın özellikle de işteyken, 2 dakika ara ile facebook mesajlarınıza ya da mail inbox'ınıza bakmayın, çünkü hiç bir zaman benimki gibi ziraat bankası tadındaki gelen kutusunda şöyle bir mail ile karşılaşılmıyor; "bu akşam bi kahve içmeye ne dersin?"
oysa ki,
so, of course, you were supposed to call me tonight
you were supposed to call me tonight
we would have gone to the cinema
and, after, to the restaurant, the one you like in your street
we would have slept together, have a nice breakfast together
and then a walk in a park together, how beautiful, and then
you would have said "i love you" in the cutest place on earth
where some butterflies are dancing with the fairies
i would have waited like a week or two
but you never tried to reach me
no, you never called me back
you were dating that bleach-blonde girl
if i find her, i swear, i swear....
oysa ki,
so, of course, you were supposed to call me tonight
you were supposed to call me tonight
we would have gone to the cinema
and, after, to the restaurant, the one you like in your street
we would have slept together, have a nice breakfast together
and then a walk in a park together, how beautiful, and then
you would have said "i love you" in the cutest place on earth
where some butterflies are dancing with the fairies
i would have waited like a week or two
but you never tried to reach me
no, you never called me back
you were dating that bleach-blonde girl
if i find her, i swear, i swear....
7 Şubat 2008 Perşembe
tespit_bana
en çok tespiti (ve yoğunluklu olarak negatif olanları) kendi üzerimde yaptığımı ve bunun da dışarıda olan biteni görmemi çok ciddi bi biçimde engellediğini tespit etmekle beraber durumu tersine çevirme konusunda hiçbir icraat da gösteremedim hala.
tembih_koş yoksa düşersin
bu bir reklam sloganı ama içime işlemiş sanki ya çok çalışıyorum sabahlar olmuyor ya da hiç ama hiç. tehlikeli.
3 Şubat 2008 Pazar
tespit_ben
en çok beni merak ediyorum, vır vır da anlatıyorum ama...bunca tespitin arasında ben kimim ki acabayı tespit edemiyorum.ya da neyim. ya da herneyse.
işte bunu çok sevdim o yüzden
ŞİİR VE KADAVRA
1. Perşömen kağıtlar okunduğunda, kıvrıktırlar; şiirin ve
2. kadavranın içi açılmamıştır, insan insanın hiç.
Ece AYHAN
işte bunu çok sevdim o yüzden
ŞİİR VE KADAVRA
1. Perşömen kağıtlar okunduğunda, kıvrıktırlar; şiirin ve
2. kadavranın içi açılmamıştır, insan insanın hiç.
Ece AYHAN
tespit_arkadaş ayağı(apa style)
nasıl gireceğimi bilemediğim bi şekilde bazı insanların hayatında sevgili mi (ya da potansiyeli mi) arkadaş mı bilemedikleri bi insanlarının olmadığını tespit ettim. aynı zamanda bu cümleyi ..olduğunu tespit ettim diye de kurabilirdim. (evet zaten "bazı" sözcüğü böyle durumlar için kullanılır.)
bu insanlar, bu bazı insanların hayatlarında çeşitli şekillerde yer alabilirlermiş bunu da tespit ettim. bu insanlar eski yürümeyen bi ilişkinin hayatına bıraktığı süper bir dost da olabilir, ya da bu dediğimiz boyuta dostluktan da zıplamıştır. arkadaş, hatta dost diyerek pekiştirilebilinecek olan bu sıfatlaştırdığımız kelimenin sahibi insanın hayatımıza nasıl girdiğini herkesin bildiğini varsayarak, karşı cinsten bi insandan en yakın arkadaş yapabilmeyi de atlayarak konuyu irdelemeyi de geçerek sonuca gelirsek; ben bu insanların varlığının hakkımızda hayırlı mı hayırsız mı olduğunu çözemedim.
bence, bu en olmasa da yakın ama genelde bi en yakın arkadaşlığın aslında resmen arkadaşlık adı altında yürümesinin insanların kafalarında yarattıkları ya da yaratmak istemedikleri sevgili kavramları/ön kararları/ilişkiler hakkındaki önyargıları yüzündendir. sonunda yaşanan şeye aslında ilişki de denmiyor, iki taraf da birbirinde istemedikleri özellikleri gördüğünde zaten sadece arkadaşım bana ne de diyebilir, zaten hiç bakmayıp görmeye de bilir, zaten belki de en yakın arkadaş olma safhasında bütün elemeleri geçmiş insan olarak o istemediğin özellikler asla karşına çıkmayabilir. ki bu ilişkimsi arkadaşlık, arkadaşımsı ilişki safhasında sürekli böyle bir beklenti içine girer insan, ne zaman bi tarafımda patlicak diye. ama aslında o seni hiç bi zaman hayal kırıklığına uğratamaz çünkü o zaten o yüzden en iyidir, zaten sendeki kredileri boldur. "ben ilan edilcek sevgili tarafından kıskanılmak istiyorum", ya da "erkek arkadaşımın astronot olmasını istiyorum" gibi basitinden isteklerle kendine ilişki arar insan. hatta insanın kendi gibi olandan hoşlanmadığına dair de ismini vermediğim bi yazarın yazısını okumuşluğum da vardı. bazen de insan kendi vereceği tepkiden korkabilir ve yaşadığından kaçmak isteyebilir, ya da bazen öyle olması gerekebilir.
insanlar sevgili sıfatını yapıştırdığı insandan çok fazla şey beklemekte, sevgili sıfatını bahşettiği insan söz konusu olunca da kendini fazla sorumluluk sahibi hissetmekte.. bunun bi kaçışı olarak da çok sevdiği insandan dost, çok hoşlandığı insanı da sevgili yapabilir insan kendine. olabilir böyle şeyler gençlikte gözlemlediğimiz hareketler. tespitime geldiğimde kızların olayı daha duygusal olarak ele alıp beklediği ilişkiyi yaşayamacağına inancından duygusuzca parantez içinde yaşadığı ilişkiyi harcadığını; erkeklerin mantıklı olarak yaklaşıp, mantıksızca yaşamak istemediği ilişkilerden, edinmek istemediği sorumluluklardan, bazen de sadece ilişki kelimesinden kaçtığı için kolaya yöneldiğini belirtmek isterim. şu yaşıma kadar fazla duygusal insanlar, ya da sevdim mi tam severim tipli insanların karşıdakinden ya da kendisinden korkup da hissiyatlardan kaçtığını gözlemlemiş bulunuyorum.
filmin başında sarfettiğim cümleyi filmin ortasının sonunda tekrar sarfetmek istiyorum, evet, ben bu insanların varlığı hakkımızda hayırlı mıdır değil midir bilemedim. bu insanlar, hayatımızda yaşadığımız ilişkilerin katlanabilirlik çıtasını yükseltiyorlar. ne olursa olsun, hiç bir astronotla aynı iletişimi gerçekleştiremiyo olabilirsin. astronot yüzüne bakıp ne hissettiğini her anlayamadığında aklına o gelir. bazen düşünürsün, o burda olsaydı benim uzaybilimle işim olur muydu. bazenden de fazla onunla her konuştuğun kere kadar kendini sadakatsiz hissedersin. çünkü o en yakındır ve en iyidir.
büyüdüğümüzde daha iyi (iyi derken bi çok sıfat barındırdım aslında içinde) seçimler yapabileceğimizi tespit ettim, siz etmedinizse tembih ediyorum, büyüyün. ama yavaş.
bu insanlar, bu bazı insanların hayatlarında çeşitli şekillerde yer alabilirlermiş bunu da tespit ettim. bu insanlar eski yürümeyen bi ilişkinin hayatına bıraktığı süper bir dost da olabilir, ya da bu dediğimiz boyuta dostluktan da zıplamıştır. arkadaş, hatta dost diyerek pekiştirilebilinecek olan bu sıfatlaştırdığımız kelimenin sahibi insanın hayatımıza nasıl girdiğini herkesin bildiğini varsayarak, karşı cinsten bi insandan en yakın arkadaş yapabilmeyi de atlayarak konuyu irdelemeyi de geçerek sonuca gelirsek; ben bu insanların varlığının hakkımızda hayırlı mı hayırsız mı olduğunu çözemedim.
bence, bu en olmasa da yakın ama genelde bi en yakın arkadaşlığın aslında resmen arkadaşlık adı altında yürümesinin insanların kafalarında yarattıkları ya da yaratmak istemedikleri sevgili kavramları/ön kararları/ilişkiler hakkındaki önyargıları yüzündendir. sonunda yaşanan şeye aslında ilişki de denmiyor, iki taraf da birbirinde istemedikleri özellikleri gördüğünde zaten sadece arkadaşım bana ne de diyebilir, zaten hiç bakmayıp görmeye de bilir, zaten belki de en yakın arkadaş olma safhasında bütün elemeleri geçmiş insan olarak o istemediğin özellikler asla karşına çıkmayabilir. ki bu ilişkimsi arkadaşlık, arkadaşımsı ilişki safhasında sürekli böyle bir beklenti içine girer insan, ne zaman bi tarafımda patlicak diye. ama aslında o seni hiç bi zaman hayal kırıklığına uğratamaz çünkü o zaten o yüzden en iyidir, zaten sendeki kredileri boldur. "ben ilan edilcek sevgili tarafından kıskanılmak istiyorum", ya da "erkek arkadaşımın astronot olmasını istiyorum" gibi basitinden isteklerle kendine ilişki arar insan. hatta insanın kendi gibi olandan hoşlanmadığına dair de ismini vermediğim bi yazarın yazısını okumuşluğum da vardı. bazen de insan kendi vereceği tepkiden korkabilir ve yaşadığından kaçmak isteyebilir, ya da bazen öyle olması gerekebilir.
insanlar sevgili sıfatını yapıştırdığı insandan çok fazla şey beklemekte, sevgili sıfatını bahşettiği insan söz konusu olunca da kendini fazla sorumluluk sahibi hissetmekte.. bunun bi kaçışı olarak da çok sevdiği insandan dost, çok hoşlandığı insanı da sevgili yapabilir insan kendine. olabilir böyle şeyler gençlikte gözlemlediğimiz hareketler. tespitime geldiğimde kızların olayı daha duygusal olarak ele alıp beklediği ilişkiyi yaşayamacağına inancından duygusuzca parantez içinde yaşadığı ilişkiyi harcadığını; erkeklerin mantıklı olarak yaklaşıp, mantıksızca yaşamak istemediği ilişkilerden, edinmek istemediği sorumluluklardan, bazen de sadece ilişki kelimesinden kaçtığı için kolaya yöneldiğini belirtmek isterim. şu yaşıma kadar fazla duygusal insanlar, ya da sevdim mi tam severim tipli insanların karşıdakinden ya da kendisinden korkup da hissiyatlardan kaçtığını gözlemlemiş bulunuyorum.
filmin başında sarfettiğim cümleyi filmin ortasının sonunda tekrar sarfetmek istiyorum, evet, ben bu insanların varlığı hakkımızda hayırlı mıdır değil midir bilemedim. bu insanlar, hayatımızda yaşadığımız ilişkilerin katlanabilirlik çıtasını yükseltiyorlar. ne olursa olsun, hiç bir astronotla aynı iletişimi gerçekleştiremiyo olabilirsin. astronot yüzüne bakıp ne hissettiğini her anlayamadığında aklına o gelir. bazen düşünürsün, o burda olsaydı benim uzaybilimle işim olur muydu. bazenden de fazla onunla her konuştuğun kere kadar kendini sadakatsiz hissedersin. çünkü o en yakındır ve en iyidir.
büyüdüğümüzde daha iyi (iyi derken bi çok sıfat barındırdım aslında içinde) seçimler yapabileceğimizi tespit ettim, siz etmedinizse tembih ediyorum, büyüyün. ama yavaş.
tespit_masumca
insanlar mezun olunca facebookta şöyle şeyler dönüyo; ve sonunda mimarım, yeni nesil avukatlar grubu, artık ben de doktorum...Ya ben kelimelerin altında ezilme korkusuyla hiç bir zaman şuyum buyum diyemiyorum ve diyemeden ölücem. O kelimeler beni döverse korkusu var bende, ya da bunu söyleyivermek aslında gayet masum bir mezuniyet heyecanı ben abartıyorum.
tembih_bir albüm
bu albümü çok sevdim.ama çok. sevgilisinden yeni ayrılanlara 'eternal sunshine of the spotless mind' nasıl tavsiye edilmezse, hafif bulutlu bu günlerde yalnız yalnız evde oturanlara bir o kadar tavsiye etmiyorum bu grubu: tijuana mon amour broadcasting inc.
tespit_temizlik
bir nefes alıp bütün kötü duyguları (bana ait olmayanları da) bir çırpıda temizlesem diyorum bazen. sonra cok şey istiyosun saçmalama hem sanane isteyen kötü duygusyla yaşar gider istemeyen de gün gelir kurtulur zaten diyorum. böyle.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)