"...kullandırttırmıyoruz..."
"..ş'aapmıyoruz onu..."
"..-nun şeysi o..."
bir zamanlar doğru Türkçe'nin uygulama alanı olarak bildiğim TBMM, ve örnek kullanıcı görevi biçilmiş devlet adamlarının bugünkü dilinden seçmece..
(Beşir Atalay'ın bugünkü basın toplantısından)
"şey" kompozisyonlarını anlatımdan çıkarınca, 1 saatlik konuşmadan geriye 3 cümle kalıyor geriye...
17 Aralık 2009 Perşembe
14 Aralık 2009 Pazartesi
tespit_elveda pac..
bazi oyunlar -bilgisayar oyunlari ozelinde- vardir, oynar oynar kazanamazsin, ama zaten onemli olan oynamaktir ornek olarak might and magic gelior aklima(hilesiz hic kazanamamistim :D).. diablo ise bitmesi gereken bir oyundu, bitirmek cok calismayi ve sabirli olmayi gerektiriyordu, fakat bitince buyuk bir haz duyuluyordu, ve yeniden baslamak oyunun zevkinden birsey goturmuyordu. peki ya pacman? ben dun facebook'ta, yapabilecegim en yuksek skoru yaptim pacman'de.. ama bu daha yuksek bir skor yapmam icin beni hirslandiracagi yerde butun hevesimi aldi goturdu benden.. bir noktadan sonra degismeyen bonus anahtar ve ayni 4 duvar arasinda kosusturan pacmanim..
bilgisayar oyunu, hele de pacman gibi sadece puan toplamaya yonelik bir oyunsa, ya bir noktada bitmesi, ya da her level atladiginizda daha da zorlasmasi gerektigini tespiti ettim.. aksi halde bi daa da pacman mekmen oynamam!
bilgisayar oyunu, hele de pacman gibi sadece puan toplamaya yonelik bir oyunsa, ya bir noktada bitmesi, ya da her level atladiginizda daha da zorlasmasi gerektigini tespiti ettim.. aksi halde bi daa da pacman mekmen oynamam!
6 Aralık 2009 Pazar
tespit_iki nokta
üç nokta yerine her daim iki nokta kullananlar hayalgücümüze (bkz. ) daha az alan mı bırakıyorlar? tespit sorusu olsun bu da..
tespit_teslim tarihi haleti ruhiyesi
bir iş bitirmek gerektiğinde başka herşeyin göze daha bir çekici gelmesi, elin de asıl işe değmemesi diye bir durum tespit edilmiştir biryerlerde ama tekrar yazmış oldum en kötü ihtimalle...
24 Kasım 2009 Salı
10 Kasım 2009 Salı
22 Ekim 2009 Perşembe
26 Eylül 2009 Cumartesi
tespit_sınırsız bağlantı
yani zaten evdeki/isyerindeki/okuldaki/hoteldeki internet, gercek dunyadaki yasamimi yavas yavas ele gecirmekte, şimdi bir de 3G çıktı.. internetten uzakta bir tatil gecirme fikrinin zorlugu fakat varolusu internet bagimliligimi inkar etmem icin bir firsat olmustu.. 3G'nin interneti sinirsizlastirmasi, artik internetsiz gecen dakikalara tarafimdan daha fazla deger atfedilmesinin nedeni olacaktir..
20 Eylül 2009 Pazar
15 Ağustos 2009 Cumartesi
tespit-haber manipülasyonu
televizyonum yok ama internetten ve gazetelerden gördüğüm haliyle son birkaç ayda tecavüz haberlerinde bir artış var tespiti yaptım. Gerçek olay sayısında belki bir değişiklik yoktur ama sanki haberlere taşınmasına bir artış var. 7-8 ay önce de cinnet getirip eşini dostunu doğrayanların sayısı artmıştı bir arkadaşım akıl hastanelerine yapılacak yatırımları gerekçelendirmek için yapıyorlar demişti. Şimdi de AKPden cinsel suçlara yönelik yeni tedbirler http://www.istanbulhaber.com.tr/haber/akpden-tecavuze-sert-onlemler-10075.htm(bu yazıyı komplo teorisyeni diye imzalamam gerekecek :p)
12 Ağustos 2009 Çarşamba
tespit_ekran
sabah sabah uyaninca ilk is olarak bilgisayar ekraninin karsisina gecmemek icin bircok sey yapiyorum, ama sonunda gene ayni noktada buluyorum kendimi.. ve bu sefer ekran karsisinda olma nedenlerimi yerine getirmeye hemen baslamamk icin ugras vermeye calistigimi tespit ettim, ediyorum..
tespit_sayi
tespittembih'in kullanici sayisi arttikca yazilan tespit/tembih sayisinin azalmis oldugunu tespit ettim..
30 Haziran 2009 Salı
23 Mayıs 2009 Cumartesi
tespit_control-freak'lik
Hayatın akışıyla birlikte akıp giden insanlara özendiğimi tespit ettim. Hiç olamadığım o insanlardaki huzuru, kaygısızlığı ve belki de şansı çok kıskanıyorum. Bu nedenle reiki tavsiyelerine uyup migrenimi de doğrulayamıyorum bir türlü...
8 Mayıs 2009 Cuma
tespit_hepimiz ahırkapı'dayız
Şimdi alttaki "dünyayı ele geçiren pinky&brain" senaryoları kadar iddialı olmayacak diye korkuyorum ama az önce sinir bozukluğu içinde şunu tespit ettim ki, arkadaşlarımın (ya da tanıdık) yarısı salı akşamı Ahırkapı'daymış. Evet, ben de oradaydım. Salıyı takip eden şu günlerde bunu facebook'ta arka arkaya açılan albümlerden haber alıyor, bu kadar mı iletişimden yoksun, aynı zamanda bu kadar mı bir örnek olduk diye soruyorum.
7 Mayıs 2009 Perşembe
tespit_nerd devrimi
eğer bir devrim olacaksa, bunu internet emekçişi nerd kardeşlerim yapacak. elleri dert görmesin, kütüphaneler scanleyip pdf'ye çeviren, acımasızca film/dizi kaydeden, milyonlarca wiki datası üreten birileri var oralarda bir yerde.
buna müteakip tembih:
dünyanın tüm internet emekçileri, birleşin!
buna müteakip tembih:
dünyanın tüm internet emekçileri, birleşin!
4 Mayıs 2009 Pazartesi
tespit_gözlük
26 yıl boyunca çift sıfırlı gözlerimle gurur duymuştum ve fekat, son yıllarda arka arkaya üç hatta iki film bile izleyemez olmuştum sürekli bir baş ağrısı uyku gelmece neyse gittim hekim amcaya böyle böyle dedim nedir?.. verdi gözlüğü dün 8 saatlik otobüs yolculuğumda 4.5 film izledim arka arkaya banamısın demedi herşey netti:) uykum da gelmedi başım da ağrımadı ancak ben bu aletleri sadece film izlerken ya da çalışırken takarım, çünkü validem şöyle bir bakıp "aynı banka memurlarına benzedin" dedi... tipim banka memuru ciddiyetindeyken arka arkaya 5 film izlesem nolur izlemesem nolur.
Tez yazanlara...
Tezin içinden çıkmaya çalışacağına, bırak tez senin içinden çıksın.
Naz'a sevgilerle.
Naz'a sevgilerle.
22 Nisan 2009 Çarşamba
19 Nisan 2009 Pazar
17 Nisan 2009 Cuma
tespit_çeper hissiyatı
'Ah keşke şurada (London NY vs) olsaydım bütün harika şeyler orada oluyor' la dile gelen çeper hissiyatı güney yarıkürenin coğrafi izolasyonu ile tavan yapmış durumda.(YZ de ayrıca dijital bir izolasyon da sözkonusu, bedava internet yok gibi birşey, internet bağlantısı da çok pahalı ve hep MB üzerinden ücretlendiriliyor. Sınırsız diye bişi yok yani...) Güney yarıküreden bakınca hayat Avrupa'da.. Yeni Zelanda'da konuştuğum her üç tasarımcı-sanatçı mimarın ikisi bunu dile getiriyor, paçayı kurtarıp avrupa'ya kapağı atana imreniliyor. Bir eksiklik hali sürekli kötü bişi... Kardeşim sen zaten bu kafayla Londra'da da olsan bişi olmaz diyesim geliyor.
16 Nisan 2009 Perşembe
tespit_makulu seven erkek
makulu seven erkekleri tespit etmek , makulu tespit etmekten kolaydır. her tür mutluluk için kendi standartları vardır. kedi olanları 'mundar' ciğerler bahçesinde yaşar. arı olanları çiçek zevksizidir. ayı olanları hazır bal tutkunudur. makulleştirilmiş huzurlu bir kış uykusu ile baharı kaçırırlar. kedi olanlar krallara bakarak uyurlar. kral olanlar çıplak . çıplak olanlar üzgündür. makulleştirilememiş şeyler için bulmaca terapileri , super market arabası koleksiyonları 90 dakikalık küfürleri , saklanmış pornoları , pazar sabahı ereksiyonları vardır. yankısız çığlıkları için uçurum gören tatil programları , gizli saklı delilikleri için biraz birikmiş eurobondları mevcuttur. oyunu kanatlarda kurar, üç kornerden bir aşk beklerler.
15 Nisan 2009 Çarşamba
10 Nisan 2009 Cuma
tespit_evlilikte ufak tefek cinayetler
Üç ay kadar önce zar zor bugüne bilet bulabildiğim oyun atölyesi'nde sahnelenen, bir eric emmanuel schmitt oyunu 'evlilikte ufak tefek cinayetler' e nihayet bugün -annemle- gidebildim. Vahide Gördüm'ü ve Haluk Bilginer'i iyi ya da kötü eleştiremem, çok küçüğüm bunun için ama dışarı çıkınca ne güzel insanlar var dedim net!. ancak oyun gerçekten uzun yıllar evli olan çiftler içinmiş,annemi ve bi sürü başka kadını/erkeği iç çekerken içleri acırken gördüm. Evlenesim kaçtı:) (var mıydı aaaaa) Zaten oyunun sonunda 3 kişi ayakta alkışladı onlarda malum twenty something yaşlarındaydı. Diğerleri biraz şapşala döndüler galiba bilemedim hiç evlenmediğim için o ilişkiyi kuramadım, bu lafı kullanmıyayım diyorum ama yine kullanıcam ben çok da empati kuramadım. Ama yine de evinden eşinden hergün hergün kaçıp gidesi gelen ya da sık sık eşinden sıkıldığını düşünen çiftelere epey iyi gelebilir gibi geldi bana. işin tembih kısmı oldu. Bir savaş alanı olarak evlilik ve bir cinayet şebekesi olarak karı koca...İzlenmeye değer.net.
9 Nisan 2009 Perşembe
tespit_sıkıcı insan
sıkılan ve sıkıcı bir insan olmak icin yapilmasi gerekenleri su sekilde tespit etmis bulunuyorum:
butun gun evde oturun
butun gun gtalk/msn ne tur iletisim araclariniz varsa acin fakat kimse ile iletisim kurmayin (iletisim kurmadikca daha da sikici bir hal alacaksiniz ve kendinizden sikilacaksiniz)
butun gun evin her odasina girin cikin ama hic birinde bir is yapmayin
disaridaki guzel havayi icerden gozlemleyin fakat disari cikip deneyimlemeyin
birikmis dizilerden birini secin ve sadece bir bolumunu seyredin (ki diger gunler dizileriniz bittiginde daha da fazla sikilmayasiniz)
..
sikici bir insan olmanin en onemli noktasinin kendi kendinizi ne kadar siktiginiza bagli oldugunu unutmayiniz efenim, sikici gunler dilerim..
butun gun evde oturun
butun gun gtalk/msn ne tur iletisim araclariniz varsa acin fakat kimse ile iletisim kurmayin (iletisim kurmadikca daha da sikici bir hal alacaksiniz ve kendinizden sikilacaksiniz)
butun gun evin her odasina girin cikin ama hic birinde bir is yapmayin
disaridaki guzel havayi icerden gozlemleyin fakat disari cikip deneyimlemeyin
birikmis dizilerden birini secin ve sadece bir bolumunu seyredin (ki diger gunler dizileriniz bittiginde daha da fazla sikilmayasiniz)
..
sikici bir insan olmanin en onemli noktasinin kendi kendinizi ne kadar siktiginiza bagli oldugunu unutmayiniz efenim, sikici gunler dilerim..
tespit_buyrun
gençliğimde.., mağazalara girince görevliler "nası birşey aramıştınız?" diye sorarlardı. Sonra soru cümlesi "aradığınız belirli birşey varmı?"ya evrildi. Şimdiyse, artık kimse birşey sormuyor, hatta makbul taktik de varlığınızdan bihaber olma taklidine dönüştü.(ki muhteşem!)
(ihtiyaç karşılayan değil de para harcayan nesil olduğumuz alışveriş alışkanlıkları aracılığıyla somutlaşıyor.)
Eskiden yöneltilen bu sorulara sıklıkla cevap bulamaz, rahatsız olur, ne aradığını bilen teyzeler mağazaya girince gıcık olurdum. Şimdi bu kararsızlık "probleminin" sadece benim değil de neslimin "problemi" olduğunu öğrendim de kendimi yalnız hissetmiyorum. Neyse, sonra yardım almayı kabul ettim, durumu lehime kullandım ve kendimin beceremediği kombinasyonları görevliye danışmaya başladım. Bunu bazen hala yapmaya çalışıyorum ama artık oradan alınacak bir etek için düşünülmüş bluz kombinasyonundan mahrum olduklarını farkediyorum. Yine de çoğaltılabilen alternatifler beni mutlu ediyor.
(ihtiyaç karşılayan değil de para harcayan nesil olduğumuz alışveriş alışkanlıkları aracılığıyla somutlaşıyor.)
Eskiden yöneltilen bu sorulara sıklıkla cevap bulamaz, rahatsız olur, ne aradığını bilen teyzeler mağazaya girince gıcık olurdum. Şimdi bu kararsızlık "probleminin" sadece benim değil de neslimin "problemi" olduğunu öğrendim de kendimi yalnız hissetmiyorum. Neyse, sonra yardım almayı kabul ettim, durumu lehime kullandım ve kendimin beceremediği kombinasyonları görevliye danışmaya başladım. Bunu bazen hala yapmaya çalışıyorum ama artık oradan alınacak bir etek için düşünülmüş bluz kombinasyonundan mahrum olduklarını farkediyorum. Yine de çoğaltılabilen alternatifler beni mutlu ediyor.
5 Nisan 2009 Pazar
tembih_masalağa giden metro.
öcenlike bilmeyenler için taksim maslak metro hattını çizerek konuyu anlatmaya başlayacağım.
taksim-----osmanbey----şişli/mecidiyeköy----gayrettepe----levent----4.levent.......sanayi.......maslak/ayazağa.....bişey.
İki gün önce maslağa kampüse gitmem gerekti Levent metrodan direk metro var artık dediler bindim. 3 durak olduğunu sanıp kafamı kaldırdım ve kendimi Şişli metroda buldum. FUCK! içsöylemiyle olur böyle şeyler bilge teskiniyle hemencik indim karşıya geçtim ve diğer yöne giden metroya bindim. birkaç durak gittik yine kafamı Ayazağa diye bağıracak olan hatuna kitlemiş kitap okuyordum ki kadın yine Şişli/Mecidiyeköy dedi. İşte o zaman korktum, korkarak indim metrodan iki seferdir 4Levent yönüne metroya biniyor ve Şişlide iniyordum. Bi arkadaşımı aradım galiba deliriyorum yardım et diye sakin ol dalgınlık dedi beni hiç anlamadı bu dalgınlık değildi bu işte bi gariplik vardı asla ulaşamayacağım diye korktum dışarı çıkıp taksiye mi binsem diye düşündüm sonra inat ettim bu kamera şakası mı noluyo acaba derken güvenliğe sordum maslağa nasıl giderim diye yine 4.levent yönünü gösterdi tabii ki bu sefer çok ciddi fotoğrafını çektim metronun önden ve tekrar bindim 4. leventte hemen indim. Veeee ne farkettim dersiniz, Ayazağa için orda inip aktarma yapmak gerekiyomuş ve ben 2 seferdir aynı metroya binip 4.Leventten geri dönüyomuşum ve Şişli deyince ' Ş ' harfine duyarlı beynim uyanıyomuş ulannn deyip iniyomuşum. Siz siz olun 1. metroda kitap okumayın. 2. 4.leventte inin.
taksim-----osmanbey----şişli/mecidiyeköy----gayrettepe----levent----4.levent.......sanayi.......maslak/ayazağa.....bişey.
İki gün önce maslağa kampüse gitmem gerekti Levent metrodan direk metro var artık dediler bindim. 3 durak olduğunu sanıp kafamı kaldırdım ve kendimi Şişli metroda buldum. FUCK! içsöylemiyle olur böyle şeyler bilge teskiniyle hemencik indim karşıya geçtim ve diğer yöne giden metroya bindim. birkaç durak gittik yine kafamı Ayazağa diye bağıracak olan hatuna kitlemiş kitap okuyordum ki kadın yine Şişli/Mecidiyeköy dedi. İşte o zaman korktum, korkarak indim metrodan iki seferdir 4Levent yönüne metroya biniyor ve Şişlide iniyordum. Bi arkadaşımı aradım galiba deliriyorum yardım et diye sakin ol dalgınlık dedi beni hiç anlamadı bu dalgınlık değildi bu işte bi gariplik vardı asla ulaşamayacağım diye korktum dışarı çıkıp taksiye mi binsem diye düşündüm sonra inat ettim bu kamera şakası mı noluyo acaba derken güvenliğe sordum maslağa nasıl giderim diye yine 4.levent yönünü gösterdi tabii ki bu sefer çok ciddi fotoğrafını çektim metronun önden ve tekrar bindim 4. leventte hemen indim. Veeee ne farkettim dersiniz, Ayazağa için orda inip aktarma yapmak gerekiyomuş ve ben 2 seferdir aynı metroya binip 4.Leventten geri dönüyomuşum ve Şişli deyince ' Ş ' harfine duyarlı beynim uyanıyomuş ulannn deyip iniyomuşum. Siz siz olun 1. metroda kitap okumayın. 2. 4.leventte inin.
tespit_ıssız adam
geç bir tespit oldu ve hemen herkes de belki farketmiştir ama nalet olası film bi sürü şeye zam gelmesine neden oldu iki aydır plak alamaz oldum, istiklalde anlamazdın anlamazdınnnnı duymayınca eksik hisseder oldum ve hatta geçen de bi yerde farkında olmadan havuçlu kek isteyince oo ıssız adam dedi garson yok dedim elmalı turta aman...
17 Mart 2009 Salı
tespit_asansor
asansorde 3 kat assagi inerken veya yukari cikarken gecirilen zamana anlamsiz bir bos vakiti degerlendirmek adina bircok sey sigdirdigimi tespit ettim. mesela asagi inerken:
ayakkabi bagciklarini baglamak
son bir kez aynada makyaj rotusu yapmak
unutulan birsey var mi die dusunmek (evet bu cok onemli, eger akla bisi gelirse asansorden inmeden tekrar yukari cikarak vakit kaybini onlemeyi sagliyor)
palto/mont giymek, dugmelerini iliklemek, fermuarini cekmek...
yukari cikarken:
ayakkabi bagciklarini cozmek
cantadan anahtar cikarmak
palto/mont cikarmak, dugmelerini cozmek, fermuarini acmak...
asagi yukari farketmezken:
saci basi / ustu basi duzeltmek
siyah/beyaz nokta aramak, bulmak, gerekiyorsa birkacindan kurtulmak..
ve daha birsuru sey
ayakkabi bagciklarini baglamak
son bir kez aynada makyaj rotusu yapmak
unutulan birsey var mi die dusunmek (evet bu cok onemli, eger akla bisi gelirse asansorden inmeden tekrar yukari cikarak vakit kaybini onlemeyi sagliyor)
palto/mont giymek, dugmelerini iliklemek, fermuarini cekmek...
yukari cikarken:
ayakkabi bagciklarini cozmek
cantadan anahtar cikarmak
palto/mont cikarmak, dugmelerini cozmek, fermuarini acmak...
asagi yukari farketmezken:
saci basi / ustu basi duzeltmek
siyah/beyaz nokta aramak, bulmak, gerekiyorsa birkacindan kurtulmak..
ve daha birsuru sey
8 Şubat 2009 Pazar
tespit_adalet filan...
Bugün haberleri izlerken yaşadığım bir sürü şoktan biri daha;
'Çocuk doğuramayan Ersoy...'
Savcı temyiz dilekçesinde, "Çocuk doğurma yeteneği tıbben olmayan bir kişinin, Türk annelerini bir anlamda provoke etmek anlamında kullandığı sözleri iyi niyet göstergesi ve düşünce özgürlüğünün gereği olarak değerlendirmek safdillik olacaktır" ifadesine de yer verdi.
'Çocuk doğuramayan Ersoy...'
Savcı temyiz dilekçesinde, "Çocuk doğurma yeteneği tıbben olmayan bir kişinin, Türk annelerini bir anlamda provoke etmek anlamında kullandığı sözleri iyi niyet göstergesi ve düşünce özgürlüğünün gereği olarak değerlendirmek safdillik olacaktır" ifadesine de yer verdi.
tespit_çimeteryan
ekolojik hareketlerin muğlak sebepleriyle fazla fazla uğraştım bu aralar.fakat şu eko-moda, günümüzün bilinçli ve modern kadınlarını bazen o kadar komik sahnelere düşürebiliyor ki...
dün, bir eko-programda hazır çim sattığından şüphe duyduğum bakımlı ve güzel bir kadın, stüdyo spotları altında fosforlu bir yeşile bürünmüş, biblo kadar sağlıklı çimleri makasıyla kesti, ve onları çokkk güzel bir kıyma makinesinden geçirdi,sonra özel shot bardaklarına paylaştırdığı çim suyunu stüdyodaki diğer kişilere ikram etti. (allahtan içenlerin suratlarında insanı tepkiler oluştu.) çimleri kestiğine inanamadığım an sahneyi dondurmak istedim. durum o kadar zıvanadan çıkmıştı ki, "stüdyo", "çim kesmek", "kıyma makinesi" ve "shot bardağı" aynı cümlede geçti bi kere...
besin olarak çim:
yani çim yenilebilir tabi, biz de ailecek ismini bilmediğim bi sürü ot yeriz, beğeniriz, ısırgan otu suyu bile içeriz; demeye çalıştığım ot yiyince büyükbaş hayvana dönüştüğümüz değil; yani yiyelim, yiyelim de bu kadar sıradan bir bitkinin, yeni keşfedilmiş bir ürün olarak paketlenip, fosforlandırılıp,önümüze sunulması ve bizim de hayretler içinde aa (daha dün üstüne basıp geçtiğimiz)çim çok yararlıymış! diye gidip paketlenmiş çimleri hemmmen satın almamız... sürekli bir yararlı zararlı gündemi oluşması.. düşünmeye ne hacet, şimdiye kadar denilenlerin tutarsızlıklarının farkında olmadan, gözü en çok şenlendiren sunucu kimse ona inanaraktan hergün fikir değiştirmek, her gün üretici hangi ürünün satmasına en çok para yatırıyorsa
ona yönelmek..
20-30 senedir (daha mı fazla?) böyle, bu tespit daha önce de yapıldı bin kere ama!
şu çimleri kesip bir shotlik kokteyl çıkaran kadın sanki bütün bu dönemler ve hikayeler içinde olabilecek en absürd sahneyi yarattı!
işin komiği, çim altı üstü bi ot!..kar getirir mi?, heralde özel çim üretecekler. ya da çim ekstresi çıkarırlar heralde, çinli çim çıkar, hollanda kırlarından toplarlar, 4 tohumlu karışık çim yaparlar, gün kurusu çim, limonlu çim, tuzlu çim suyu ........
ne biliyim.. yarın çim tonik ve çim usulü tavuk yapmayı öğrenirim belki ben de..
dün, bir eko-programda hazır çim sattığından şüphe duyduğum bakımlı ve güzel bir kadın, stüdyo spotları altında fosforlu bir yeşile bürünmüş, biblo kadar sağlıklı çimleri makasıyla kesti, ve onları çokkk güzel bir kıyma makinesinden geçirdi,sonra özel shot bardaklarına paylaştırdığı çim suyunu stüdyodaki diğer kişilere ikram etti. (allahtan içenlerin suratlarında insanı tepkiler oluştu.) çimleri kestiğine inanamadığım an sahneyi dondurmak istedim. durum o kadar zıvanadan çıkmıştı ki, "stüdyo", "çim kesmek", "kıyma makinesi" ve "shot bardağı" aynı cümlede geçti bi kere...
besin olarak çim:
yani çim yenilebilir tabi, biz de ailecek ismini bilmediğim bi sürü ot yeriz, beğeniriz, ısırgan otu suyu bile içeriz; demeye çalıştığım ot yiyince büyükbaş hayvana dönüştüğümüz değil; yani yiyelim, yiyelim de bu kadar sıradan bir bitkinin, yeni keşfedilmiş bir ürün olarak paketlenip, fosforlandırılıp,önümüze sunulması ve bizim de hayretler içinde aa (daha dün üstüne basıp geçtiğimiz)çim çok yararlıymış! diye gidip paketlenmiş çimleri hemmmen satın almamız... sürekli bir yararlı zararlı gündemi oluşması.. düşünmeye ne hacet, şimdiye kadar denilenlerin tutarsızlıklarının farkında olmadan, gözü en çok şenlendiren sunucu kimse ona inanaraktan hergün fikir değiştirmek, her gün üretici hangi ürünün satmasına en çok para yatırıyorsa
ona yönelmek..
20-30 senedir (daha mı fazla?) böyle, bu tespit daha önce de yapıldı bin kere ama!
şu çimleri kesip bir shotlik kokteyl çıkaran kadın sanki bütün bu dönemler ve hikayeler içinde olabilecek en absürd sahneyi yarattı!
işin komiği, çim altı üstü bi ot!..kar getirir mi?, heralde özel çim üretecekler. ya da çim ekstresi çıkarırlar heralde, çinli çim çıkar, hollanda kırlarından toplarlar, 4 tohumlu karışık çim yaparlar, gün kurusu çim, limonlu çim, tuzlu çim suyu ........
ne biliyim.. yarın çim tonik ve çim usulü tavuk yapmayı öğrenirim belki ben de..
tespit_iki film birden
artık iki film birden yok!!
iki film birden oynayan Rüya sineması, Yeni Rüya sineması olmuş, vizyon filmleri oynuyor. Geçen gün yolda kafamı oraya çevirince aradığım tabelayı yerinde bulamadım. İstiklal caddesinin takip edilemez değişimi arasında sessizce kaybettiğimi anladığım bir tanecik komik anıma yas tuttum. içime oturdu, devam ettim..
sonra gastede gördüm bugün, gayet mantıklı açıklamalar var neden yenilendiğiyle ilgili.. işin bi de güzel tarafı var, o sinemaya bir türlü girememiştim; gerçi girilmez biyer olarak da kabullenip çok da merak etmemiştim. ama artık girebilecektim. ve aslında içi de çok güzel ve büyüktü!
iki film birden oynayan Rüya sineması, Yeni Rüya sineması olmuş, vizyon filmleri oynuyor. Geçen gün yolda kafamı oraya çevirince aradığım tabelayı yerinde bulamadım. İstiklal caddesinin takip edilemez değişimi arasında sessizce kaybettiğimi anladığım bir tanecik komik anıma yas tuttum. içime oturdu, devam ettim..
sonra gastede gördüm bugün, gayet mantıklı açıklamalar var neden yenilendiğiyle ilgili.. işin bi de güzel tarafı var, o sinemaya bir türlü girememiştim; gerçi girilmez biyer olarak da kabullenip çok da merak etmemiştim. ama artık girebilecektim. ve aslında içi de çok güzel ve büyüktü!
4 Şubat 2009 Çarşamba
tespit_yeni vapurlarımız
yeni vapurlarımız hayırlı olsun, farkları söylüyorum;
koltuklar uyumaya elverişli değil, küçük.
20 dk lık yolculuğumuz 30 dk ya çıkmış
paralel yanaşabiliyor.
dev ekran var iki tane sürekli reklam sabah sabah küfür gibi.
şimdilik bunlar.
devamı gelicek.
koltuklar uyumaya elverişli değil, küçük.
20 dk lık yolculuğumuz 30 dk ya çıkmış
paralel yanaşabiliyor.
dev ekran var iki tane sürekli reklam sabah sabah küfür gibi.
şimdilik bunlar.
devamı gelicek.
tespit_yine başbakanım lafım sana!
Ulen başbakan madem ki youtube kötü bişeydir diye biz marabalarına yasak ettin, kendin niye gidip sonra yutub yutub açıklamalar yapısoun yok davos yok van minıt?
tespit_van minit'ın yan etkileri
Halkım gaza gelmiş kaçın! Bu sabah her sabah bindiğim ve herkes birbirine sıkı sıkı sarılana kadar kalkmayan belediye otobüsü yine kalkamadı 10dk da. Amaaaaaaaa bu sefer farklıydı, arkalardan bir teyze gırtlaktan verdi sloganı 'şöfor bey! ağırbaşlıyız ama uysal koyun değiliz! ' bıyık altı güldük bi kaç kişi bazıları ise bildiğin koptu otobüste, bu teyzemin karikatür hareketi bu çarşamba çıkmamış olan uykusuzun yerini aldı bi anda, millet gülünce teyze iyice gaza geldi 'neden gülüyorsunuz, adam 10 dk dır otobüsü kaldırmadı, bu milleti başı boş sanmayın artık, çok şükür sahipsiz değiliz dedi.' -burası yalan- tüm otobüs bir ağızdan hep beraber 'ÇOK ŞÜKÜÜÜÜRRR!' diye bağırdık:).
iyi çarşambalar olsun efendim.
iyi çarşambalar olsun efendim.
31 Ocak 2009 Cumartesi
tespit_iş sevgisi
Bir insanın işini sevmesi onu kesin iyi yaptığı anlamına gelmez. O işi sevmenin temelinde yatan nedenler sorgulanmalıdır, ya da sorgulanmasına bile gerek yoktur aslında sonuç ürüne bakıldığında. Kendi mesleğimden örnek vericem. Bir mimar çizmeyi ve detay çözmeyi sevdiği için işini sevebilir, hatta tutku duyabilir ve bu tutkuyla kendini kapatır, sürekli çalışır/çalışabilir, dünya görüşü olmaz, kendi görüşü de kendi kendine olur- bu ne mi demek-, hep dünyayı baştan keşfeder. Her çizdiğine bakar vay be der, özgüven kabarır, güzel de çizyodur, ve her yazlık kasabada iş yapabilir niteliktedir. Kendi çizimine bakar, kendi çözümüne bakar eğlenir mutlu olur, kafasını kaldırmaz bile, başka çözümlere ihtiyacı yoktur. Bunun tam da karşılığı mastürbasyondan alınan zevki gerçek sanma durumu.Peki işini sevmek nasıl olur o zaman diyeceksiniz, bence/bana göre bi cevap vericem, mümkün oldukça kabarmadan, kendini okşamadan işi sevmektir asıl mesele, kişiler kendilerini okşayan bişeyi sevmekle, o şeyin aslını sevmeyi hep birbirine karıştırıyorlar. BEN BEN BEN demek en azından umuyorum bu neslin harcı bir durum olmayacak. Sadece bu işi yapabilirim diyen kişilerden uzak durmanızı da tembihliyorum. Open your eyes, look around sayın mimar bey bu da sana tembihim.
29 Ocak 2009 Perşembe
tespit_erkek telefonları
şu bi kız görünce blackberry'sini ya da iphone'unu çıkarıp, olmayan çağrılarına ve olmayan mesajlarına bakan erkek türü yansın, bitsin, kül olsun, yok olsun!
26 Ocak 2009 Pazartesi
altçizgi
bugün gazete okurken birkaç cümlenin altını çizdim ve bi anda çizdiğim yuvarlakların birgün evimin aranması esnasında, benim altı çizili isimlerle gizli bağlantılarım olarak yorumlanacağı ve içeri alınmam için delil mahiyetine bürünebileceği senaryoları kurduğumu tespit ettim.
24 Ocak 2009 Cumartesi
tespit_birikmiş tembihlerle eve gelen anne
- daha kalın bir mont giy kızım
-ayağına terlik giy kızım
-kahvaltı yapmadan çıkma kızım
-bak yine az yedin kızım
-hep bilgisayar ne varsa bu kadar!:)
-ayağına terlik giy kızım
-kahvaltı yapmadan çıkma kızım
-bak yine az yedin kızım
-hep bilgisayar ne varsa bu kadar!:)
tespit_teki bozulan kulaklık
kulaklığın teki bozulduğunda onunla müzik dinlemeye çalışmak anlamsız hatta eziyet. bunu tespit ettim. sağ ya da sol olması fark etmez.
Eğer TRT, eski bulaşık eldiveninden paket lastiği yapmak gibi bu konuyu da zamanında gündemine alsaydı, tıpkı kaçan çoraplar gibi, iki kulaklık takmaya yarayan bir jack edinip, sağı bozulan kulaklık ile solu bozulan kulaklığı değerlendirmemizi öğütlerdi. Bu da başkası üzerinden tembih.
Eğer TRT, eski bulaşık eldiveninden paket lastiği yapmak gibi bu konuyu da zamanında gündemine alsaydı, tıpkı kaçan çoraplar gibi, iki kulaklık takmaya yarayan bir jack edinip, sağı bozulan kulaklık ile solu bozulan kulaklığı değerlendirmemizi öğütlerdi. Bu da başkası üzerinden tembih.
23 Ocak 2009 Cuma
tespit_guney yarikure
guney yarikurede mevsimin sandalet bikini mevsimi oldugunu bizzat tespit ettim. bi de ozonun deligi buranin tam tepesinde oldugu icin 7den 70e herkesin SPF 50+ surmeden cikmadigini, yeri geldiginde surse bile 10:00-16:00 arasi disari da cikmadigini tespit ettim. sabah cizgi filmi kanallarindan birinin jenerik muzigi "sun block sun block on your nose, don't forget your toes" diye gidiyor. Arka fonda ana sponsor cancer society logosu (reklam yaptim) http://www.cartoonstock.com/lowres/rjo0008l.jpg. agac yasken egiliyor. evet.
15 Ocak 2009 Perşembe
14 Ocak 2009 Çarşamba
tespit_yorumsuz
dream tv yi açtım. Vj şunu dedi 'orman konseptli vidyo kliplerimizle programa devam ediyoruz' ve ormanda geçen kliplerle program devam etti.
11 Ocak 2009 Pazar
tespit_tembih_sevgilinin annesiyle tanışmak
sevgilinin ailesiyle tanışmanın bir genç için hakedebilirliğinin 3 saatte değerlendirilmesini eleştirdiğimiz öss tadında bir durum olduğunu tespit ettim. keza sen senelerce okulun en gözde öğrencisi de olsan ya da benim durumumda tembel ama mimar olmak için sol baş parmağını verebilcek bi insan da olsan seni 3 saatte alakasız sorularla değerlendirmek isteyen dahili bedhahların olacak. ya da sen oğlu için saçını süpürge etmiş ol ya da o sevgiliyi annesinin onun için kafasında yaratmış ya da çarşıda görüp beğenmiş olduklarından çok daha fazla sevmiş ol farketmeyecek, seni ilk görüşte değerlendirecek harici bedhahların olabilir.
ikisinden de şanslı bir şekilde kurtulmuş birey olarak tembihlerim şurda:
1. heyecan yabmayacaksın. ama konsantrasyonunu elden bırakmayacaksın. yani çok fazla rahat olmanın da alemi yok.
2. gereksiz konuşmayacaksın. yani bilmediğin soruyu boş bırakacaksın.
3. ve en önemlisi de şudur ki; muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur. sen hala lise mezunu bile olsan, baban mühendistir, ablan cumhurbaşkanıdır gibi şeylerden bahsetmen gerekir. yani sen eğer genetik ya da yetiştiriliş olarak altyapısı sağlam bi insansan bu sınavı çalışmasan da kazanırsın.
şimdilik adım hıdır. yorumlarda eğer mizacıma uygun bir tembih bulursam, hemen edit eder sahiplenirim. ama bu sizi yıldırmasın.
ikisinden de şanslı bir şekilde kurtulmuş birey olarak tembihlerim şurda:
1. heyecan yabmayacaksın. ama konsantrasyonunu elden bırakmayacaksın. yani çok fazla rahat olmanın da alemi yok.
2. gereksiz konuşmayacaksın. yani bilmediğin soruyu boş bırakacaksın.
3. ve en önemlisi de şudur ki; muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur. sen hala lise mezunu bile olsan, baban mühendistir, ablan cumhurbaşkanıdır gibi şeylerden bahsetmen gerekir. yani sen eğer genetik ya da yetiştiriliş olarak altyapısı sağlam bi insansan bu sınavı çalışmasan da kazanırsın.
şimdilik adım hıdır. yorumlarda eğer mizacıma uygun bir tembih bulursam, hemen edit eder sahiplenirim. ama bu sizi yıldırmasın.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)