31 Mart 2008 Pazartesi

tespit_nil sendromu

Yıllarca "anne ben evlenmiycem, istemiyorum pilav yapmak" benzeri sayıklamalarla kendisinden ne kadar farklı ve de ne kadar asi bir genç kız olduğumu kanıtlamaya çalıştığım annemi, yeni aldığım yemek kitabı yaptığım yemeklerin ne kadar başarılı olduğuna inandırmaya çalışmamın anlamsızlığını ve daha da önemlisi kaygı vericiliğini tespit ettim. Hatta daha vahim olanı kendimi yemek kitabından tam bir hafta sonra koçtaş'tan anneme telefon açıp el blender'ı mı daha faydalı mutfak robotu mu diye sorarken bulmuş olmamdır.

Bunun nedeni şu sıralar gittikçe popülerleşen entellektüel altın günleri midir yoksa buna ne kılıf uydurmaya çalışsam da hızla ilerleyen biyolojik saat midir merak ediyorum. Önce "istemiyorum pilav yapmak" ardından "sana kek yaptım"... Hepimiz sonunda paşabahçe vitrinine bakıp "ayy ne güzel yemek takımı" diyip, alışveriş merkezinde gördüğümüz elalemin çocuklarına komik suratlar mı yapacaktık!! paniklerdeyim..

14 yorum:

eylem dedi ki...

senin de oldukça farkında olduğun gibi bunun nedeni ikincisi sevgili şeb.
her ne kadar bundan epey farklı olsa da benim evlilik ve yemek yapma birlikteliği ile ilişkim ise şöyle; ne zaman annemi arayıp yemek tarifi istesem, yan odada hatta evin diğer ucunda olduğunu bildiğim babam bunu nasıl duymayı başarıyorsa bilmiyorum (insan duymak istediklerini duyuyor tabi), bi anda annemin elinden telefonu alıp, aferin benim kızıma yemek yap tabi, artık öğrenmen lazım yemek yapmayı ileride çook lazım olur diyerek, bana kapalı mesajlar veriyor.ben ise herseferinde baba soğanlar yanıo çabuk annemi verir misin diyerek, bütün hevesini kursağında bırakıyorum...:/

sebnem dedi ki...

evlenmek burda şarkıya uydurmak için kullanılmıştır. yemeğe odaklanalım lütfen:))

yok dedi ki...

rdirher turlu yemegi yaparim, bir aferin diyenim, takdir edenim olmadi...:(

etipuf dedi ki...

(iç geçirme efekti)aşk...

etipuf dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
gwen dedi ki...

ileriki yaşlarda (ki ileriki yaşlar derken tespiti kendime bakarak yapıyorum çünkü antik bir insanım) bir adet sevgil edidiğinizde "dur bakayım şu çocuğun sevdiği yemek nasıl yapılıyormuş" diyip kendinizi google'da "hükar beğendi", "içli köfte" gibi aramalar yaparken bulursunuz. başbaşa geçirilecek olan güzel bir piknik için haftalart öncesinden "acaba neler hazırlasam?" diye kendinizi kemirir, piknikte "ne kadar güzel olmuş" övgüsünü aldıkta sonra dünyanın en mutlu kadını oluverirsiniz.
öte yandan zamanla iyi yemek yapmasıyla övünen bir kadın olarak evlenme arzusunun da kana karışması kaçınılmazdır...

sebnem dedi ki...

yazdığına yazacağına pişman olmak böle birşey herhalde..

etipuf dedi ki...

şakayı bir yana bıraktım hadi diyelim. :)
yahu bence ne alışveriş merkezindeki çocuklara komik surat yapmakta ne de paşabahçe vitrinindeki yemek takımını beyenmekte hiç bir sorun yok.Bende mi bir sorun var yoksa?

ışık dedi ki...

en azından standardın dışında yemekler yapmayı iş biliyorum ben kendime fakat sonunda takdiri (küçümsemiyorum:) sadece görüntülerini bi kenara bırakıp karın doyurma ihtiyacıyla yemek zorunda kalan erkek arkadaşlardan alırken bi yandan babamdan bu yaşımda köfte yapmayı bilmediğime dair zılgıtlar yiyebiliyorum.

b dedi ki...

“There is one thing more exasperating than a spouse who can cook and won't, and that's a spouse who can't cook and will.” :)

sebnem dedi ki...

sevgili bilge, eğer bu "spouse who can't cook and will" bana bir göndermeyse, 1 çalışıyorum biliyorsun. 2 spouse durumu yok, yaptığım deneysel yemekleri sen yedin:)

a. önceki yorumlara da itafen; bizim jenerasyonda artık birine yemek yapmaktan çok birlikte yemek yapmak durumu sözkonusu. sevgiliyle, anneyle, arkadaşlarla.. vıdıvıdı yapan babaya "gel de iki şunun ucundan tut be adam", romantizm hayalleriyle yemekler hazırlayıp önüne koyacağınız sevgiliye de "al bu blender, bu da yemek kitabı, yarın da sen yap, yiyelim" demek oldukça normal şeyler.

b. benden yemek yapmam bekleniyor, öyleyse yapayım türü heveslere karşı, yaptığınız iki yemeğe kanacak adamın zekasından şüphe etmelisiniz derim.. "beni yemeklerim için değil ben olduğum için sev" ya da "yemeklerimin güzelliği kadar zekamdan da etkilenmenizi beklerdim" gibi... elbette kimsenin beni korkunç yemeklerim için seveceğini düşünecek kadar naif değilim, bu cümleleri bilge için sarfettim:)

entry'den uzun comment..

eylem dedi ki...

kentli modern kadın ile taşralı geleneksel kadın çarpışması
vol. bilmemkaç

avs dedi ki...

bu carpismayi sadece kadinlara ozgu olmadigi gb tek nedeni kendileri de deil. rahat ve ozgur modern kentli kadin arayisinda olan modern kentli erkek ile kendine yemek yapmasini, evi cekip cevirmesini bekleyen tasrali erkek celiskisi bu carpismanin siddetini arttirmakta..

spineless dedi ki...

annesizliktendir o. noodle makarna köfte, nereye kadar. bunun kabağı var patlıcanı var, di mi?