Yıllarca "anne ben evlenmiycem, istemiyorum pilav yapmak" benzeri sayıklamalarla kendisinden ne kadar farklı ve de ne kadar asi bir genç kız olduğumu kanıtlamaya çalıştığım annemi, yeni aldığım yemek kitabı yaptığım yemeklerin ne kadar başarılı olduğuna inandırmaya çalışmamın anlamsızlığını ve daha da önemlisi kaygı vericiliğini tespit ettim. Hatta daha vahim olanı kendimi yemek kitabından tam bir hafta sonra koçtaş'tan anneme telefon açıp el blender'ı mı daha faydalı mutfak robotu mu diye sorarken bulmuş olmamdır.
Bunun nedeni şu sıralar gittikçe popülerleşen entellektüel altın günleri midir yoksa buna ne kılıf uydurmaya çalışsam da hızla ilerleyen biyolojik saat midir merak ediyorum. Önce "istemiyorum pilav yapmak" ardından "sana kek yaptım"... Hepimiz sonunda paşabahçe vitrinine bakıp "ayy ne güzel yemek takımı" diyip, alışveriş merkezinde gördüğümüz elalemin çocuklarına komik suratlar mı yapacaktık!! paniklerdeyim..
31 Mart 2008 Pazartesi
30 Mart 2008 Pazar
tespit_merdivenden geçen kesit
internetin hayatımın özellikle arkadaş çevresine tamamen yayıldığını -hatta vay be bilmem nemle msn'de konuşmaya başladım gibisinden aileye de bulaştığımı- düşünürsem google talk benim hayatımdan bi kesit filmi kıvamında hergün bana kendini gözlemlettiriyor.
hayatında o ara kiminle çok iletişim kuruyosan daha çok gözünün önünde oluyor, o anda erişebilir olmasa bile. bi zaman sürekli iletişimde olduğun/hatta tek geçtiğin insandan kopunca artık bir yerden sonra karşına bile çıkmıyor.
bi de arada gidebilir, yine gelebilir; hayattan kopabilir sonra yine bağlanabilir "sen yine de 'always show'" insanlar da her çeşit listemde baki.
hayatında o ara kiminle çok iletişim kuruyosan daha çok gözünün önünde oluyor, o anda erişebilir olmasa bile. bi zaman sürekli iletişimde olduğun/hatta tek geçtiğin insandan kopunca artık bir yerden sonra karşına bile çıkmıyor.
bi de arada gidebilir, yine gelebilir; hayattan kopabilir sonra yine bağlanabilir "sen yine de 'always show'" insanlar da her çeşit listemde baki.
tespit_gençlik
taksiye bindim bugün uzun da bir yol 'nothing else matters' çalıyodu, kapatiim mi dedi taksici yok dedim kapatma, tüm albümü dinledik yol boyu, kaç yıl geriye gittim. gençliğinde metallica dinlemeyen var mıdır acaba?
26 Mart 2008 Çarşamba
tespit_sigara
sigara yasağının gündemde olması ve alıştırma çalışmaları çerçevesinde, "sigara içilmez" tabelalarının yerini "sigara içilir" tabeları almış. olumsuz anlamlı olarak ezberlenmiş bir işaretin çizgisinin kopartılıp olumlulaştırılması ona baya komik bir görünüm vermiş. nitekim bir zamanlar yasak! tabelasına bakıp sevinen kitlenin yerini otomatik olarak artık yasak-değil! tabelasına sevinecek bir kitle alıyor.
duyduğuma göre ingiltere'de sigara yasağından sonra sigara içenlerdeki azalma yüzde 2'ymiş, dünyada "türk gibi sigara içmek" gibi bir şöhrete sahip bir millet olarak azınlıkların yer değiştirmesi hayal gibi.
duyduğuma göre ingiltere'de sigara yasağından sonra sigara içenlerdeki azalma yüzde 2'ymiş, dünyada "türk gibi sigara içmek" gibi bir şöhrete sahip bir millet olarak azınlıkların yer değiştirmesi hayal gibi.
23 Mart 2008 Pazar
tespit_dil
son zamanlarda şu mantar gibi türemekte olan konut reklamlarından, onların kontrolsüz varlıkları sebebiyle sinir olmam haricinde, reklamları her dinlediğimde başka birşeylerin daha battığını hissettim. isimleri... aynen yazlık biyerde turist çekme niyetiyle ya da yabancı ismin yapacağı sükse sebebiyle türkişingiliş isimler vermeleri gibi, bunlar da çok düşünülmeden, ister istemez size, o koca bina yığınının bir gecekondular topluluğu olduğunu düşündüren, özensizce seçilmiş, hiçbir dile ait olmayan ama ait olduğu sanılan, garip isimler ve yersiz telafuzlara sahipler.. ornek: centro futura, yok bole bişey...
21 Mart 2008 Cuma
tespit_dilenci
şirketlerin (genelde), elemanlarını dilenciler gibi dilendirmekten garipçe bir keyif aldığını farkettim. yok maaş, yok yemek , yok avans derken yıllarca süren bir durummuş... kar edeyim derken, elemanı soğutmak neden. bir beyin kolay yetişmiyor patronlar!
19 Mart 2008 Çarşamba
tespit_imla
benim zamanımda özel isimlere eklendiğinde çekim ekleri yazarken sertleşmeye uğramıyodu, okunurken uğruyodu.
şimdi ya benim zamanım diye bişey var ve dil kuralları bile değişim göstermiş, ya da hiç bi yazar, çevirmen, gazeteci, blogcu vb. ve benzemeyi bu kuralı bilmiyo.
örneğin, okuduğumuzu anladık mı cevap verelim, çünkü terim anlamlarından emin değilim.. ahmet'den kalem istedim, vermedi. ahmet'ten kalem istedim, vermedi.
gibi..
şimdi ya benim zamanım diye bişey var ve dil kuralları bile değişim göstermiş, ya da hiç bi yazar, çevirmen, gazeteci, blogcu vb. ve benzemeyi bu kuralı bilmiyo.
örneğin, okuduğumuzu anladık mı cevap verelim, çünkü terim anlamlarından emin değilim.. ahmet'den kalem istedim, vermedi. ahmet'ten kalem istedim, vermedi.
gibi..
17 Mart 2008 Pazartesi
tespit_estetik
Estetik ameliyat olan bir arkadaşımı görünce yine anladım ki zorla da güzellik olurmuş.
14 Mart 2008 Cuma
tespit_konsantrasyon
Sabahtan beri kütüphanede oturmuş, sadece çalışmaya çalışıyorum, ve tam karşımda oturan kız o kadar dikkatli ve özenli bir şekilde çalışıyor ki, hani anne şeker alabilir miyim diyen çocuk şirinliğinde kıza yaklaşıp 'bunu nasıl başarıyorsun?' demek istiyorum. Ben sabahtan beri internette çılgın atıyorum çünkü, bazen neden kütüphanede olduğumu unuturcasına. Bi ilacı falan var mı ki? Çünkü herhangi bir şeye odaklanıp bölünmeden sadece bir saat olsun çalışabilen insanlara o kadar özeniyorum ki. Bakın ben burdayım yine blog yazıyorum, bunu kapatıp maillerime bakarım, sonra bi kaç blog okurum, azıcık kitap, sonra biraz gazete, çıkar çay içerim utanmadan yoruldum diye. olmaz böyle.
13 Mart 2008 Perşembe
tespit_okuyan türkiye
farkedenler olmuştur, artık önemli toplu taşıma merkezlerinde iki farklı bedava gazete dağıtılıyor. "20dk" ve "gaste". birinci dağıtıcıyı aşıyorsunuz, ikiciyi de ama mutlaka üçüncü kişi,o gaste'yi elinize tutuşturuveriyor (20dk'cılar daha çok çalışmalı, gaste açık ara önde). ilk dağıtım başladığı hafta, otobüse bindiğim anı unutamıyorum. herkes okuyor. hem de kilitlenmiş bir biçimde. ayakta duranı, uyuyanı, şöfor muavini bile. (sadece uyuyan, taciz eden, gaz çıkaran insan görüntülerinden sonra gerçekten cennet gibiydi)şimdilik alıştım bu görüntüye. umarım insanların bu 15 dakkalık bedava gazete keyfi sürer. hemen çıkan bir takım iddialara (sahiplerinin hükümete yakın olması, hükümet yanlısı habercilik vs.) girmiyorum bile.
yarattıkları tek problem, çöp. elime tutuşturulanları refleksle çantaya atıp işe getirip masamda biriktiriyorum ben. bir çok insansa okuduğu yerde bırakıyor. otobüse akşam bindiğinizde bu defa tüm gaste'ler yerde oluyor. dağıtıcılar etraflarındaki topluyor allah'tan ama, otobüs şöforlerinin akşam temizliklerinde "nerden çıktı bu bedava gazete de yaa" serzenişleri geliyor gözümün önüne.
yarattıkları tek problem, çöp. elime tutuşturulanları refleksle çantaya atıp işe getirip masamda biriktiriyorum ben. bir çok insansa okuduğu yerde bırakıyor. otobüse akşam bindiğinizde bu defa tüm gaste'ler yerde oluyor. dağıtıcılar etraflarındaki topluyor allah'tan ama, otobüs şöforlerinin akşam temizliklerinde "nerden çıktı bu bedava gazete de yaa" serzenişleri geliyor gözümün önüne.
12 Mart 2008 Çarşamba
tespittembih_tespittembih
tespittembih gün geçtikçe her yazımı acaba çok mu iclal oldu, ya da amma abarttım, ya da bak bu şöyle yorum alırdı dememe neden oldu...Buna tezim de dahil. Sayenizde hiç iclal bi tez yazamıyorm.teşekkürler. tez dediğin rapor zaten ne iclali di mi.
10 Mart 2008 Pazartesi
tespit_arsız ve enayi
arsız biriyseniz, yanınızda çalışan kişiye her 50 sn'de bir soru sorabilirsiniz. yan masadaki de enayidir ve her 50 sn'de bir cevap verir, hatta 3 dk'da bir yanınıza çağırırsınız gelir.
en sonunda ama herkes aynı cevapla karşılayacaktır sizi. "yeter ama"
en sonunda ama herkes aynı cevapla karşılayacaktır sizi. "yeter ama"
tespit_rahatlık
izmir şehrine her gelenin ağız birliği yapıp "izmirin insanı rahat..." cümlesini tekrar edip durduklarını farkettim şu son zamanlarda. hakkında yorum yapılan biyerin doğduğun yer olması insanın o şehre nötr bakabilmesini engellediği için algıma sığdıramıyor ve bu kabul edilmiş gerçeğe bir neden de döşeyemiyordum "hava-su" hariç. bir nedeni hala yok ama bu sefer sanırım ilk defa ben de farkettim o farkı. belki de izmirliliğimden uzaklaştım, bu yüzden algılayabildim.. her zamanki bisiklet yolculuğu, rüzgar, deniz kokusu vs. ama sonra peynirci zeliha kara, bostanlı çerezcisi, köfteci remzi, emin direksiyon, fırıncı mırıncı.. hayat yavaş, insan hala insan... memleket mi çekti yoksa istanbul beni de mi çarptı bilmiyorum ama dedikleri can çektirecek kadar doğruymuş...
7 Mart 2008 Cuma
tespit_kişisel baskı
Şimdi belki reklama girebilir ama otorite tanıdık silmez diye düşünüyorum, ben tam bir arbys fanatiğiyim ve kendisi şu an da çok az sayıda alışverişmerkezinde varlığını sürdürmekte, işte o nedenledir ki ne zaman natulius a gitsem 'sadakat' gibi ilk yaptığım şey arbys yemek, ama bugün yıllanmış ilişkiler de olduğu gibi yan gözle hemen yanında ki taze makarna yapan apetitoya gizli gizli bakarken buldum kendimi, yine aldım arbys menümü ama bu son gidişlerim de hep bir başka yemeklere bakarken buluyorum kendimi ve bunun nedeni arbys'in tadını artık sevmiyo olmam falan değil, ilk gün ki kadar güzel ama kendime kurduğum bu baskı ilişkimizde zedelenmelere neden oluyor, bugün teori de de olsa bu bakışmalarla arby's i aldattım, canım apetito çekti ama kaç yıllık aşk işte... öyle kolay silinip atılamaz ki.
tespit_heyecanlanmak
yaptigim şey beni heyecanlandiriyosa her zaman iyi bisi yapiorum demek midir emin olamiyorum, kesin konusmak istemiorm, ama eger yaptigim iş beni heyecanlandiriyosa gercekten dooru işi yapio oldugumu hissettigimi tespit ettim.
6 Mart 2008 Perşembe
tespit_martılar
farkettiniz mi bu ara martılar küçük ve pamuk gibi, yeni çıkmışlar yumurtadan:) bi sürü var bunlardan. romantize etmiyorum. bu doğru.
4 Mart 2008 Salı
tespit_bahar depresyonu
depresyona girmek eşittir yarım saate bir gmaile girmek on beş dakikada bir facebooka girmek, arada hep yemek, yorulunca uyumak.
2 Mart 2008 Pazar
tespit_+18
Tv de çocukların izlememesi gereken programların yanında anne babaların da izlememesi gereken programlar olduğunu tespit ettim.örneğin Oks Anneleri ya da Arka Sıradakiler türü programları ebeveynler kesinlikle izlememeli, psikolojileri bozulabilir.Gençlikle ilgili yapımlar Küçük Emrahın Yasak Sokaklar filmi havasından ne zaman kurtulacak acaba.
1 Mart 2008 Cumartesi
tespit_patron
kendi kendimin patronu olmam gerektiğinde, hiçbir patronuma duymadığım nefret kabarıyor kendime karşı(patrona). Patron olarak da çalışanımı işten atasım var, ama torpilli atamıyorum da. kardeşten yakın bana.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)