28 Ağustos 2008 Perşembe

tespit_bebek sevmeyenin evrimi

Şahsen çocukları seven bir insanım. Etrafta bebek gördüm mü güler, sevinirim (üstüne atlayıp sıkıştıranlardan hiç bir zaman olmadım çok şükür) . Fakat tespit ettim ki, herkes böyle değil. İnsan nasıl bir bebek görünce gülmez diye düşünürken; geçenlerde annemle oturduğumuz çaybahçemsi yerde biz gördüğümüz bebeğe gülerken etrafta somurtuk suratla bebeğe tip tip bakan bir sürü insan gördük. Kendimce bir tespitte daha bulundum ki, bebekleri sevmeyen bir genç yaşı ilerledikçe otobüste her sorunun sonunu "gençlere" bağlayan teyze ya da amca oluyor. Halbuki bebekleri seven bir genç, yaşlanınca hani kırk yılda bir karşınıza çıkan "ama onlar da okullarda sabahtan akşama kadar yoruluyorlar n'apsınlar, yer veremiyor olabilirler" diyen ya da siz yer verdiğinizde "aman olur mu otur, otur" diyip illa sizi oturtan o tonton teyze, amca oluyor. Umarım ben de ikinci gruptan olacağım :)

27 Ağustos 2008 Çarşamba

tespit_nane likoru

nane likorunun yutulabilir gargara oldugunu tespit ettim.

24 Ağustos 2008 Pazar

tespit_kadın

kadının parayı ve güzelliği sonradan bulanından korkucan. sonradan kaybedeni zaten senden korkar heralde bilmiyorum, onunla ilgili bi tespitim yok.

22 Ağustos 2008 Cuma

tespit_işveli ses tonu

Telefonda hoşlandığı kişiyle konuşan bi kişiyi ayırd edebiliriz genelde, peki ya flörtöz biriyse genelde hep bu ses tonuna sahipse, işte bu kişinin niyetinin ne olduğunu ne telefonda ne yüzyüze anlamak mümkün değil, tembih: ya eğlenin ya kaçın.

tespit_öc almak

yazin sicaginda, arada bir esen ruzgardan serinlemeyi disarida gunes altinda kavrulmaya yeglemis evde oturuyorsaniz, kulaklarinizi sagir edercesine mutfak ve banyo tadilati icin calisan ust kat komsunuzun mimar ve ustalariyla birlikte ayni sesleri duymak zorunda kaliyorsaniz ve komsunuz prens adalarinin birinde bu sesler ve curcunadan uzak tatilini geciriyorsa o zmn mutfak ve banyoyu yenileyeceginiz gunun hayalini kurup komsunuzun size cektirdigi acinin aynisini cektirmek icin hangi tatil beldesinde deniz kenarinda mojitonuzu yudumlayarak ondan öc alacaginizi hayal etmenizin isten bile olmadigini tespit ettim.

19 Ağustos 2008 Salı

tespit_KÖM ile Ayak Arasında Kalmak

Beşiktaş’ta bir zamanlar bir Tansaş vardı bilirsiniz, şimdi yerinde yeller esse daha iyi bir hal almış. Kırmızı bir zeminin üzerinde banklar var, evet bu iyi ama oturmak için içerlek bir durumun içine girmek zorundasınız. Bu ne demek? Yani hemen oracığa oturmak pek mümkün değil, park havası verilmiş, biraz yürüyüp o kırmızı kumumsu şeyin içine girip öyle oturuyorsunuz bu banklara. (Çocuk havuzu gibi bişey??) Neyse bu kabul, Tansaşı da sevmezdim bu durumu da sevmedim. Gelelim asıl vıdılanacağım konuya, bir arkadaşımı beklemekteydim bugün, ve genellikle bugünlerde kural edindiğim KÖM ü yerine getirmek için çok uygun bir zamandı. (KÖM nedir?- KÖM küçük ölçekli müdahaledir, hayatı neşelendirir, sabah tosta kekik koymakla başlar, otobüste kadınların yanı boşken erkeklerin yanına oturarak ya da gereksiz yere alışverişte poşet almayarak devam eder. KÖM olimpiyatlarda Pheleps’i seyredip güne mutlu başlamaktır. KÖM vapurda dışarıya oturmaktır. Özetle kalp temizliğiyle ve elden gelenle müdahil olmaktır KÖM hayata ya da işte isterseniz kamusal hayata minik minik müdahilliktir) –Konuya dönelim- KÖM için çok uygun bir ortamdı, tüm banklar doluydu ve bir garip amcanın yanı boştu, mavi gömlek siyah pantalon bu sıcakta siyah ceket, pala bıyık tesbih ve siyah çorap sahibi bir amcanın, haa birde arkasına basılmış ayakkabı. Gidip normal Bilge yanına otururdu, o gerilime bayılırdı, ama bu sefer bir sorun vardı. Ayak! Adam ayakkabısını çıkarmış ve eliyle ayağını tutmaktaydı. Bu noktada KÖM değil BÖM olsa oturamazdım yanına. Derdim hiç bir sosyal, kültürel, etik ya da estetik bişeyle değil…Ayak beni geriyor, hele ki ortalıkta ve çirkinse çok geriyor. (Bir sürü tramvatik alt okuma yapılabilir, yapılsın umrumda değil) Epey düşündüm ve oturamadım ki çok yorgundum… Bu adam Beşiktaşın ortasında kaşınarak ve ayakkabılarını çıkararak oturabiliyorken, bir takım bu yazıyı okuyan adamlar da bu yazdıklarımdan bile iğreniyorlar eminim –hiç böyle bi şehirde değilmişizcesine-. İşte bu iki uçta gelip giden tansiyonlu bir şehir desem fazla romantik olur, ama çok şaşırıyorum bazen…Tespit; Şaşkınım yarım saat de ayakta bekledim yorgunum.

18 Ağustos 2008 Pazartesi

tespit_tembih_gizli dur

hadin kendi blogun neyse de tespittembih'e yazdığının dışardan -özellikle hoşlanmışlığın olan, hali hazırda hoşlandığın insanlar tarafından- bilinmesinin insanı gerdiğini bünyemde tespit ettim. sonra rahat yazamıyosun, gayet dışardan gözlemlediğin bişeyleri yazasın geliyodur ama yazsan mesaj veriyo olmaktan çekiniyosun, belki bi mesaj vermek istiyosun ama o mesajı ya başkası üzerine alırsa diye kalıyosun, ya o mesaj vermek istediğim insan bak hala ona mesaj gönderiyo diye düşünüyosa diye -dünyanın merkezinde senin olduğun- senaryolar yazıyosun ve inansam mı yoksa zeki kızım ben saçmalamayayım tarzında kendi içinde çelişkiler yaşıyosun*. sonunda sadece duruyosun.

bu mesajım da kime niyet kime kısmet mesela.

* (evet çelişkinin başkasının içinde olanını da yaşadım ben)

14 Ağustos 2008 Perşembe

tespit_kesinlikle

Yüzbinmilyonuncu kez hayatta hiç birşeyden tümüyle emin olunamayacağını tespit ettim.

11 Ağustos 2008 Pazartesi

tembih_haydi bir daha asla görüşmeyelim

Bazen ailemin ve yontulmama aracı olmuş başka bir takım kurum, kuruluş ve kimselerin bana öğrettiği nezaket kurallarının kesinlikle izin vermeyeceği bir takım davranışlara, çok düşünceliymiş gibi görünmeye çalışan, konuşmaya çalışsam görgü kurallarını bana ve başka herkese öğretmeye çalışacak bir takım kimselerce maruz bırakılabiliyorum.

Orta sınıf ahlakının konuşmalarda bolca atıp tutmak, başkalarının ne denli cahil, köylü, nezaketsiz..vs. olduğunu söyleyip söyleyip, kendileriyle ilgili bir durumda sessizce ve başkaları yapsa söylemediğiklerini bırakmayacakları şekilde, işlerine geldiği gibi hallediverdikleri ikiyüzlü ve küçük hesaplı bir takım davranışlar bütünü olduğunu bir kez daha tespit ettikten sonra ailemin (ve diğerlerinin) bana öğrettiği o aynı kurallar nedeniyle, ağzımı açıp da tek laf etmeye gerek görmüyorum. Zaten hayattan edinmiş olduğum deneyimler, tartışmaların bir işe yaramayacağı durumlarla ilgili sinyalleri algılamama yarıyor. Neyseki insanlara bir şey öğretecek konumda olmadığmı biliyorum. Gülümseyerek içimden "Bir daha görüşmeyelim" diyor ve yoluma devam ediyorum. Kendime de sakin olmayı tembih ediyorum.

7 Ağustos 2008 Perşembe

tespit_tembih_giysi sınıflandırma

Tahminimce herkes giysilerini belirli kurallar dahilinde sınıflandırır. Şuraya giyilen buraya giyilmez; bu t-shirt artık pijama statüsüne düşüş yapabilir vs... Ama kendimde şunu tespit ettim ki, artık giysi sınıflandırmalarım haddini aşmış durumda, öyle ki bazı giysiler uygun oldukları zaman gelmediğinden aylarca bekler olmaya başlıyor ve bazen gayet basit bi t-shirt bile "yok şimdi bunu giyip yormayayım ben bunu" dememden dolayı beni zora sokuyor... Tembihim ise boşveriniz böyle küçük hesapları, her şeyi , hevesiniz varken, her yerde giyiniz.. En azından ben bugun küçük bir yazlık kasabasının haftalık yerel pazarında full gri dantel atlet giymiş teyzeyi görüp ağzım açık kalınca "ohooo teyze nerdeee ben nerde?" diye sorarken kendime bunu tembihledim.. 

tespit_tembih ekşisözlük ve burçlar

eğer birinden hoşlanıyorsanız, ya da yeni bi ilişkiye düştüyseniz burcunuzu alın kadına diyin, onun burcunu alın erkeği deyin ve karşınıza çıkan sayfaya göre o ilişki nasıl olacaktır görün. okumak zorunda bile değilsiniz aslında. hakkında sayfalarca yazılmış bi ikiliyle karşı karşıyasanız bu bile bişeydir. herkes "aman ha", "olmaz" yazmışsa bile bu kadar saydırılıyosa demek ki değen bi tarafı varmış. ama sözlükte hakkında bi sayfa bile yazılmamış burç ikilisi ilişki sahibi olmayın. demek ki olmamış ve olmayacak. istisnaya oynayıp ömrünüzden yemeyin.

tespitimi direk es geçerek tembihleyebilirdim ki "tüme varamıyosanız, tümden gelin."

bence.

4 Ağustos 2008 Pazartesi

tespit+tembih_topuksuz kadınlar cumhuriyeti

Neden kadın topuklu ayakkabı ile özdeşleştiriliyor sinirleniyorum.
Bugünlerde yeniden tespit ettim: Benim vücudum topukluyu reddediyor. Hemfikirim topuklu ayakkabı ile kadınlar pek bir hoş, nazenin gözüküyor, ancak topuksuzların suçu ne? Giyemiyorum yahu.. Nazenin görüneceğim diye artık bu çileye hayır demek istiyorum. Ayrıca nazenin görünmek üzere topuklulara bürünen, ama bir türlü iki adımı arasında denge kurmayı başaramayan kadınları seyretme çilesine de hayır demek istiyorum. Yaşasın topuksuz kadınlar cumhuriyeti!
Bi de oldu olacak tembih çıtlatayım: Yürümesini bilmiyorsanız giymeyin kardeşim şu topukluları!

tespit_izinli tatil

Yıllık iznimin bir haftasını devirmişken, "izinli" tatilin sıkıcı olduğunu tespit ettim. Nerde o eski kaçamaklar:)

1 Ağustos 2008 Cuma

tespit_font

blog gezintileri ve blospot temalarının arasındaki tercihin o yöndeki yoğunlukları sebebiyle eskiden hiç haz etmediğim times new roman'ımtrak romantik fontlara karşı bir sempati beslemeye başladığımı ve worddeki varsayılan yazım biçimini bile değiştirmeye yeltenmediğimi aniden tespit ettim. moda çok feci bişey..

tespit_bakışmalar

Ofiste dönen geyiklerden çıkan sonuç,

kadınların kendi aralarında bi olaya karşı attıkları bakışlar var, 'aman abi patlama, sakın gülme'bakışı, 'geldi seninki' bakışı, 'oha', 'çüş daha neler', ' e bu da oldu ya', 'ben sana sorucam sonra', 'hadi ordan' ve benzeri.